31 Ağustos 2009 Pazartesi
ABD'yi hala batırabilecek (en az) 6 neden var:
Son aylardaki bahar havasına aldanılmaması gerektiğini görsel olarak gösteren yukarıdaki grafik üzerinde düşünmeye değer (üzerine tıklayarak grafik büyütülebilir). Altı neden şöyle sıralanmış:
1- ABD'de ticari gayrimenkullerde durum rahat mı? vadesi yaklaşan borçlar rahatlıkla çevrilebilecek mi? Mevcut kredi piyasası koşulları bu borçların çevrilmesine müsait mi? Şayet çevrilemezse ne olacak?
2- ARM dedikleri önce sadece faizin ödendiği, anaparanın daha sonra topluca ödendiği türden konut kredileri henüz (ödemeler sadece faiz taksidinden ibaret olan düşük rakamlarda kaldığı için) patlamadı. Ama onların ana paralarının ödenme zamanı geldiğinde ne olacak? Konut fiyatları düşmüşken bunların yeniden finansmanı mümkün mü?
3- Global gıda sıkıntısı yok mu? Dünyanın gıda üreten ülkelerinde doğal afet ya da savaş, karışıklık gibi nedenlerle gıda üretimi düşerse (talebin fiyat esnekliği çok düşük olan) gıda fiyatları ne olur?
4- Kalifornia gibi (dünyanın 8 inci büyük ekonomisi olan ve bütçesi sadece bu yıl 25 milyar dolar açık veren) bir eyalet iflas eder mi? Kalifornia iflas ederse onu diğer şehir ve eyaletler izlemez mi? Belediyeler zincirleme iflas ederse ekonomi ne olur?
5- FED ekonomiye pompaladığı paraları kazasız belasız geri toplayabilecek mi? Geçmişte FED bu işi çok daha hafif koşullarda bile doğru dürüst becerebilmiş mi? Bu sefer beceremezse enflasyon ne olur? Enflasyon olursa tasarrufların değeri ne olur?
6- Lehman gibi başka bir büyük banka batarsa ne olur? Halk panik olup bankalara hücum ederse bankacılık sistemi ne olur?
Aslında bu sorular artırılabilir ama grafikte sadece bu altısından bahsettiği için onlara değindim.
Amerikanın büyüklüğüne itatta iflah olmaz bir imana sahip olanların cevabını görmek isterim doğrusu bu sorulara.
En sağlam Amerikan parası: nickel ve cent!
Ya da 1 centin maden içeriğinin değeri bugünkü fiyatlarla yarım cente yakın!
28 Ağustos 2009 Cuma
Japonya seçimden sonra da büyüyebilecek mi?
Alman, Fransa, Japonya çok küçük oranlarda da olsa 2Ç2009'da artıya geçerek teknik olarak bir anda resesyondan çıkmışlardı! Yani dip bulunmuş, tünelde ışık görünmüş, vs.
(Geçmişteki resesyonların neredeyse üçte ikisinde, erseyon devam ederken arada 1-2 çeyrek pozitif büyüme olsa da resesyonun devam ettiği verisi bir tarafa,) nasıl oldu da "büyümeye" geçti bu ülkeler?
Bu haftasonu Japonya'da seçimler var. Yıllardan beri iktidarda olan liberal hükümetin durumu sakat. Ne demiş atalarımız? Politikacı esnafı, Japonya'da bile olsa nihayet politikacıdır ! Netekim yarım yüzyıllık iktidarı kaybetme tehlikesini farkeden Japon hükümeti de ne yaptı? Seçimlere giderken kesenin ağzını açarak (hazır kriz gerekçesi de var,) halkın kriz algısını seçim döneminde hafifletmek için paraları döktü. Bi yerde rakamını da okumuştum ama hemen not almayınca unutuyor insan, yaşlılıktan! Özetle seçim öncesi Japonya'da popülist şekilde "hormonlu" paralar harcandı ama bu harcamaların krizden çıkış için orta-uzun vadede ne kadar olumlu etkisi olacak, izleyip göreceğiz.
Aynı gerekçe Almanya için de geçerli. Orada da Ekimde seçim var. Yine atalarımızın dediği gibi, politikacı esnafı Alman bile olsa nihayet politikacıdır. Orada da Merkel seçim öncesi paraları döktü, seçim öncesi 2Ç2009'de görüntü kurtarıldı. Darısı izleyen çeyreklerin başına! Ama bu büyümenin sağlandığı dönemde Almanya'da da yeni oto alımlarına 2500 euroluk teşvik vardı. Onun süresi bitti. Bakalım sonraki çeyrek bu aragazı olmadan büyüme nasıl çıkacak?
Bizde de Mart seçimleri öncesi aynısı olmadı mı? O günlerde yatırımlarını gösterme telaşı içinde olan bazı belediyelerden bugün tahsilat yapmaya çalışan müteahhitlerin durumunu bilen var mı? Keza Haziran 15'e kadar otomotive sağlanan vergi indirimi de satışları hareketlendirmişti. Ama vergi indirimi bitince satışlar yine düşüverdi.
ABD geri kalır mı? Orada da geçtiğimiz günlerde biten Cash for Clusters denilen ve 4500 dolara varan hurda indirimi ile, son bi gayret araba almaya çalıştı vatandaş, yeni aldığı arabanın benzin masrafının öncekine göre çok düşük olacağını ümit ederek. Cash 4 Clusters programının uygulamasını ayrıca ele alacağım, inşallah.
ABD'de ayrıca yeni ev alanlara bugünlerde 8 bin dolar vergi avantajı sağlıyor federal hükümet. Aralık ayına kadar devam edecek bu uygulama. ABD'de bugünlerde gayrimenkul satışlarının artmasında bu 8 bin dolarlık teşvikin de etkisi küçümsenebilir mi? Nitekim bu dönemde ev alanların %40'ı vergi teşviki olmasa evi almayacaklarını söylemişler! Zaten şimdiden, Aralık'tan sonra gayrimenkul satışlarının duracağını söyleyenler var. Ayrıca Kaliforniya'da ilave bir 10 bin dolarlık vergi avantajı daha varmış ama ona başvurular azalmış.
Özetle, 2Ç2009 bu gibi ara gazları verilerek bi şekilde geçti. Ama Japonya ve Almanya'da bi kaç aya kadar seçimler bitecek. Türkiye, Almanya ve ABD'de oto teşviklerinin süresi doldu. ABD'de gayrimenkul teşviki devam ediyopr ama Aralık ayında o da bitecek. Zira devlet ömür byu herkesin cebine para koyacak değil ya! Üstelik borçlanarak... Ondan sonra krizin hala geçmediği fark edilince ne olacak? Ümitsizlik! En korkulan şey...
Aklıma Nasreddin Hocaya atfedilen bir fıkra geliyor. Müthiş bir kıtlığın yaşandığı bir sırada Ramazan bayramı gelincee herkes elinde, avucunda ne varsa bayram günüdür diye ortaya dökmüş. Nasreddin Hoca da bu bayram bolluğunu görüp, "buldum!" demiş. "Her gün bayram olursa, kıtlık biter!"
Her günün bayram olamayacağı anlaşılınca, 2Ç2009'da büyüdü denilen ekonomiler ne olacak?
Aşırı kazanca küresel vergi, Tobin Vergisi mi?
İki gün önce Londra'da önerildiğini yeni öğrendiğim küresel vergi önerisinin detaylarına henüz vakıf değilim. Şimdilik sadece, keşke mümkün olabilse diyebilirim. Ama anladığım kadarıyla, uygulamasının küresel olmasının öngörülmesi dışında Tobin Vergisi ile pek alakası olan bir vergi değil. Orada öngörülen tipik bir aşırı kazanç vergisi (windfall tax). Tobin vergisinin önerilme nedeni aşırı kazancı yüksek oranda vergilendirmek değil, kazanç elde etme motivasyonunu azaltarak istikrar sağlamaktır. Tobin vergisi gelir amaçlı bir vergi değildir, hedefi vergiyi doğuran olayın hiç gerçekleşmemesi (spekülasyon yapılmaması) dolayısıyla hiç vergi tahsilatı yapılmamasıdır. Diğer bir ifadeyle başarılı bir Tobin vergisi uygulaması çok vergi geliri elde edildiği durum değil, hiç vergi geliri elde edilmediği (dalgalanma olmadığı) durumdur. Zira Tobin vergisi gelir amaçlı vergi değil, iktsaidi amaçlı bir vergidir.
"Gençliğinde" Tobin Vergisi üzerine oldukça kafa yormuş 1-i olarak, kur spekülasyonuna karşı küresel vergi fikrine karşı olan biri olmamama rağmen, geldiğim noktada (Tek Dünya Parası ile fikri ile tanışıp "Nirvana"ya erdikten sonra) Tobin Vergisinin ancak ikinci en iyi (second best) çözüm olabileceğini, ideal çözümün ise Tek Dünya Parası olduğunu, bu arada yeri gelmişken vurgulamak isterim. Tek Paranın uygulanabildiği bir dünyada Tobin Vergisinin önerilme nedenini oluşturan kur dalgalanmaları, tanımı gereği olmayacağı için, Tobin vergisine ihtiyaç da doğmayacaktır.
-----------------------------------------------
Edit-1- 01.09.2009--------------------------------------
Yukarıdaki kısmı yazarken vakıf olmadığım detayları
daha sonra öğrenince ekleyeyim dedim.
Öncelikle, başlıkta sorduğum sorunun
aynısını başka birinin daha sorduğunu görmek sevindirdi.
Bahsedilen vergi önerisini getiren, İngiltere'nin SPK'sı FSA'nın başkanı imiş. FSA başkanı Prospect Magazin'e verdiği röportajda bahsetmiş vergi önerisinden. Öneriye bakılırsa, talep edilen şey Tobin vergisine gayet yakın bir vergi. Hayırlısı olsun! Bundan 10 sene önce olsa, çok sevinirdim. Ama bugün, Tek Vergi alternatifi gibi bir
ideal çözüm gündemdeyken (10 sene önce henüz doların hakimiyeti tartışma konusu bile yapılamıyordu!) bugün ikinci en iyiyi hedeflemek zaman israfı geliyor. Ancak yine de sorunun bu boyutuyla da olsa tartışma gündemine getirilmesi sevindirici.
İşin enteresan tarafı, biz İstanbulu "finans merkezi" yapmaktan bahsederken, aynı günlerde, Londra'nın fazla büyük bir finans merkezi olarak İngiltere'nin önüne geçmesinin
İngiltere ekonomisinde dalgalanmalara neden olduğu, bu nedenle Londra'nın finans
merkezi büyüklüğünün Tobin vergisi türü bir vergiyle caydırılarak küçültülmesinin düşünülmesi!
"Sistemi düzeltin, lüzumsuz (useless) bankacılar Londra'dan defolup gider" diyenler
de var!
Bu konjonktürde finans merkezi olmaya çalışırken durup bi düşünmeyi gerektirir
mi acaba?
Edit-2- 02.09.2009
Bugünkü FT'deki blogunda Willem Buiter, "Tobin vergisini boşver: finansal sistemi hizaya getirmek için daha iyi yöntemler var" diye yazmış. Başlığı okuyunca heyecanlandım, "yoksa tek paradan mı bahsediyor?" diye. Ama yazarın yaklaşımı Tobin vergisinin teorisinden değil, Londra'daki ihtiyacın giderilmesine ilişkin. O bakımdan haklı. Maksat sadece Londra'daki verimsiz finansal işlemleri engellemek ise Tobin vergisi yerinde doğrudan Londra'ya yönelik başka tedbirler alınabilir.
Yazar mealen şöyle diyor:
"FSA Başkanı Lord Turner Prospect Magazine'deki röportajında diyor ki, İngiltere
finansal sistemi haddinden fazla büyüdü. Sosyal açıdan bakınca bazı finansal işlemler değersiz (worthless), buna karşılık bu sktör İngiltere ekonomisinin istikrarını bozuyor, o nedenle bu sektördeki aşırı karı kısmak için bu sektörün
ödeyeceği yeni vergiler gerekli. Bütün bu görüşler doğru olsa bile bunlar Tobin Vergisine ihtiyaç olduğunu gösteren şeyler değil."
Aynen katılıyorum. Tobin vergisi bu tür ihtiyaçlar için önerilen bir vergi değil. Anlaşılan FSA başkanı bu konuya yeterince çalışmamış. Onun ihtiyacı olan vergi, kendi anadillerinde "windfall tax" dedikleri, aşırı kazancı engelleme vergisi. Koskoca Lord'a etrafında kimse söylememiş mi acaba?
Tobin vergisi gündeme gelince o konuda ahkam kesen başkaları da var. Real Clear Markets blogunda da önerilen vergisinin finansal kesim üzerindeki vergi yükünün azlığı nedeniyle eşitlik sağlama amaçlı olduğu düşünülerek yorumlar yaılmış.
En azından Tobin vergisinin tartışılması güzel. Tartışmaların çoğu şimdilik sadece İngiltere'de olsa da!..Keşke İstanbul'un finans merkezi yapılması çabaları kapsamında Londra'nın bugünlerde yaşadıkları da dikkate alınsa, daha anlamlı bir sistem hedeflenebilir.
ABD'nin gelecek 10 yıldaki bütçe açığı ne kadar olacak?
c) Bir blogger, economistmom, 14 trilyon dolardan az olmaz diyor.
ABD'de artan konut satışları o kadar çok sevinmeyi gerektiriyor mu?
Fiyatı %40 düşen bi ürünün satışı % 5 arttı diye bu kadar sevinmek makul mu? diye siz de merak ediyorsanız, buyrun buradan okuyun.
Yoshikami: Rising Home Sales Don't Equal Recovery
CNBC Guest blog
ABD'nin TMSF'sinin parası azalmış!
Reporter Steve Henn talks with Bill Radke about why the FDIC's is running low on money, and why it's encouraging private-equity firms to get into banking.
26 Ağustos 2009 Çarşamba
V, U, L, W... den sonra kriz için yeni harf: X
"To Wall Street, the recovery will appear V-shaped, but for ordinary workers, it will be an X."
Maryland İşletme okulunda hoca olan yazar, Türkçe'de kibar versiyonuyla "havayı almak" diye ifade edilen durumu öngörüyor, krizden "çıkış"ın şekli için!
Doğrusu çok ters görünmedi bana!
Ekonomi blogçuları
Bu blog sayfasının sağ tarafında görünen blogların birçoğunun yazarlarının yer aldığı ve ekonomi blog yazarlığı hakkında fikir veren bi video. Tanımak isteyenler için.
Videoda bi cümle dikkatimi çekti. Ekonomi blog yazarlığının fonksiyonu ve geleceği için Schumpeter'in ifadesiyle "Creative Destruction" benzetmesi yapıyorlar. Yani mevcut hakim medya düzeninin sakatlıklarını (bir anlamda yüzüne vurarak ya da ortaya koyarak) onun yıkılmasına neden olacak ve daha iyiye ulaşılmasını sağlayacak ekonomi blogculuğu... Bu anlamda ekonomi blogcuları kendilerini hem iktisatçı, hem gazeteci hem de eğitmen olarak tanımlıyor.
Bu satırların yazarı da kendi çapında o creative destruction'a katkıda bulunmaya çalışacak...
"Helikopter Ben tekrar atanacakmış, yani enflasyon kesin!"
Ancak Bernanke'nin her ne kadar akademik çalışmaları 1929 Buhranı üzerine olsa da, şimdiye kadarki tercihleri ve bundan sonra yapması beklenenler konusunda piyasadakilerin görüşü o kadar net değil.
Bugün rastladığım bi yorumda, mealen; "Bernanke yeniden atandı. Emniyet kemerlerinizi takın. Enflasyona çarpacağız" diyordu!
Bernanke'nin 1929 Buhranı ile paralellik kurarak sorunu likidite sıkışıklığı olarak algılayıp ortalığa (adeta helikopterle!) para saçması işe yarayabilir ama ancak koşullar aynen 1929'daki gibiyse! Peki ya bu sefer diğer koşullar (mesela halkın ve kamunun borçluluk düzeyi) 1929 gibi değilse, para vermekle sorun çözülebilir mi?
Ortalama her vatandaşın 50 bin dolar borcu varken, cebine bedavadan bin dolar para koymak neyi çözecek? Bu vatandaş harcamalarını ne kadar artırabilir? Ya da zaten iktisaden batık ve ürünlerini dünyaya karlı bir şekilde satma potansiyeli gelecekte de şüpheliolan firmalara para vermek, mukadder akıbeti geciktirmekten (ve bu arada zararı artırıp kamulaştırmaktan) başka ne işe yarayacak? Önümüzdeki dönemde göreceğiz!
Yukarıda bahsettiğim yazıda Bernanke'nin politika tercihleri nedeniyle önümüzdeki dönemde yüksek enflasyon yaşanacağının söylenmesi bence meselenin sadece bir boyutu. Evet, belirtilen nedenlerle enflasyon yaşanacaktır. Ancak aynı zamanda tüketicinin tükenmişliği, ABD hükümetinin borçlanarak harcama sınırlarına (koca ABD bile olsa!) yaklaşması nedenleriyle, bu defa yaşanacak olan, bildik enflasyonun çok daha acı bir versiyonu olan STAGFLASYON olacaktır. Malesef!
Diğer taraftan, diyelim bu satırlarının yazarının öngördüğü stagflasyon olmadı, sadece enflasyon oldu! O durumda bile doların değeri ne olur?
25 Ağustos 2009 Salı
İrsail MB faiz artıran ilk banka olmuş
Tam bu noktada şunu sormanın vakti değil mi? Tüketicinin (ve atmosfere sığmayan borçların) durumu ortada iken, enflasyon ve faizler yükselince tüketim nasıl değişecek? Kitaplarda okuduğumuz klasik ilişkiler çalışacak mı? Yoksa tüketicinin tükenmişliği nedeniyle, bu defa hem enflasyon, hem de durgunluğu birlikte mi yaşayacağız?
Meredith Whitney: "ABD'de iflas eden banka sayısı 300'ü geçecek"
Bu satırların yazarı aylar öncesinden bu yıl sonuna kadar batacak banka sayısnı 200 diye "atarak" insaflı davranmış galiba!
PIMCO: "Dolar rezerv statüsünü kaybediyor, portföyünüzü çeşitlendirin!"
Aslında bu yeni değil, Bloomberg'de yer alan ayrıntılı habere göre, yine PIMCO'nun başka bir portföy yönetcisi, Bill Gross da Haziran ayında yatırımcılara merkez bankaları ve ülke fonları ellerindeki dolarları boşaltmadan acele edip ellerindeki dolarları boşaltmalarını önermiş!
Bunları söyleyenler karamsar akademisyenler değil, piyasada yoğun işlem gerçekleştiren ve para sahiplerine akıl veren profesyoneller. Yani akademisyenin söylediği önemsenmeyebilir ama bu tiplerin söylediklerini dinleyerek alım-satım yapılıyor!
Bu kriz LİKİDİTE krizi mi, BATIK krizi mi?
Peki bu kriz hangi duruma daha çok benziyor? FT'de çıkan makalesinde Rubini de aynı soruyu sormuş ve bu kriz likidite krizi değil, borcu ödeyecek varlığa sahip olmama (=batık olma) krizi demiş. Ancak batıkların zararları kamulaştırıldığı için henüz durumun tam anlaşılmadığını eklemiş. Şu cümle daha önemli: "bu durum bankaların kredi vermesini, tükecilerin tüketmesini, şirketlerin de yatırım yapmasını engelliyor".
Ancak bunu sadece Rubini'nin söylediğini de düşünmemek lazım. Mart ayında Anna Schwartz da hemen hemen aynı şeyleri söylemiş ve fiilen batık bankaların batmasına izin verilmesi gerektiğini savunmuş.
"Dibi bulduk, ışık göründü" demeden önce bunları bi kere daha düşünmek lazım sanırım.
"FED bizzat kendisi Mart ayında 1.4 trilyon dolarlık türev işlem yaptı!"
Stigitz: "küresel finansal istikrarın garantilenebilmesi için doların yerine yeni bir rezerv parasının yaratılması lazım"
Bizim gazetelerde fazl yer bulamayan Stiglitz'in nethaber.com'da rastladığım açıklamaları kısaca şöyle:
"ABD’li iktisatçı Joseph Stiglitz, küresel finansal istikrarın garantilenebilmesi için doların yerine yeni bir rezerv parasının yaratılmasını istedi.
Nobel ödüllü, ünlü ABD’li iktisatçı Joseph Stiglitz, küresel finansal istirkrarın garantilenebilmesi için doların yerine yeni bir rezerv parasının yaratılmasını isterken mevcut krize, ABD’nin teşvik ettiği neo liberal kapitalizmin yol açtığını savundu.Bangkok’da bir konferans veren ABD’deki Columbia Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Stiglitz, “yeni bir küresel rezerv sistemine ihtiyaçımız var” dedi ve dünya finansal istikrarının garanti altına alınması için doların yerini alacak yeni bir küresel rezerv parasının yaratılmasının gerektiğini vurguladı."
Stiglitz'in açıklamalarına Referans'taki köşesinde Kerem Alkin de güzel bi özet vermiş.
Yabancı basında da vurgu Stiglitz'in doların akibeti konusunda söylediklerinden çok, Tayland'da kahraman gibi karşılanması konusunda olmuş. WSJ blog sayfasında konuyu sadece magazin tarafından bakarak böyle haber yapınca, ne kadar çok sitenin onun haberini kopyaladığı da basit bir Google araştırması ile ortaya çıkıyor! FT blogunda konuya daha iktisadi bakarak "yeni bir gün, yeni bir dolar tarışması" diye başlık atmış. Kapsamlı bilgiler var. Özellikle doların değer saklama niteliğinin tartışılır olduğunu ilk paragrafta vurgulaması önemli.
Stiglitz'e eleştirel yaklaşanlar da var. Ama Konunun en detaylı anlatıldığı yer burası sanırım.
Özetle, doların rezerv niteliği artık sadece marjinal kabul edilen "mahallenin zencisi" iktisatçılar tarafından değil, kahrman gibi karşılanan Nobel ödüllüiktisatçılarca da yüksek sesle dillendirilebiliyor. Farkındalık açısından bu önemli.
24 Ağustos 2009 Pazartesi
ABD konut sektörü toparlanıyor mu?
Oysa yukarıdaki grafiği aldığım makalenin başlığı Existing Home Sales Far Worse Than Advertised şeklinde. Özetle, sadece bir aydan diğer aya gerçekleşen 45 binlik bir artışa bu kadar sevinmenin yersiz olduğunu, zira 2009 toplam rakamının hala 2008 rakamlarının altında olması dışında, gerçekleşen satışların giderek daha büyük kısmının mortgage borcunu kapama amaçlı mecburi satışlar (icra satışı) olduğunu vurguluyor. Grafikte de görüldüğü üzere, toplam satışları gösteren mavi çizgi ile, banka borcu nedeniyle mecburen yapılan satışları gösteren kırmızı çizgi arasındaki mesafe gittikçe kısalıyor, yani satışların giderek daha fazla kısmı mortgage borçlarını kapama amaçlı yapılıyor. Ayrıca artan satışlar ortalama fiyatlar konusunda fikir vermiyor. Geçen yıl mesela 100 dolara el değiştiren gayrimenkuller bu yıl 70-80 dolara el değiştiriyorsa buna hala başarı gözüyle bakılabilir mi?
21 Ağustos 2009 Cuma
ABD'nin Mili Borç Saati
US NATIONAL DEBT 11,720,268,001,478.84
DEBT PER CITIZEN 38,161.72
US POPULATION 307,120,994
Daha ayrıntılı bilgiler içeren bir Amerikan borç saati görmek isteyen şuraya bakabilir.
20 Ağustos 2009 Perşembe
Almanya 1923 hiper enflasyonu o kadar da yüksek değilmiş!
Enteresan linkler:
On the Measurement of Zimbabwe’s
Hyperinflation
Steve H. Hanke and Alex K. F. Kwok
http://www.cato.org/pubs/journal/cj29n2/cj29n2-8.pdf
The Weimar Hyperinflation? Could it Happen Again?
by Ellen Brown
"Almanya ve Fransa'dan sonra Japonya da resesyondan çıkmış" mı?
Keşke öyle olsa ama gerçekten öyle mi? Daha önce bi yerlerde okumuştum (ama o sıralarda blog yazmadığım için not almamıştım!) geçmişteki reseyon dönemlerini inceleyen bir çalışmada, resesyonların yarısından çoğunda arada pozitif büyümenin olabildiği bulunmuş!
Yani, geçmişte yaşanan resesyonların çoğunda, bir kaç negatif çeyrekten sonra arada bir (hatta iki) pozitif çeyrek yaşanmasına rağmen, daha sonra yine negatif çeyrekler devam ediyormuş. Öyleyse, 2ç2009'da rastlanan pozitif oranlardan sonra 3ç2009 ve 4ç2009'da yine negatif oranlar çıkarsa, bugün göbek atanlar ne yapacaklar? (verecekleri cevabı da şimdiden söyleyeyim: "2çdeki pozitif büyümeden sonra 3Ç ve 4Ç'de negatif büyümeye döneceğini kimse tahmin edemezdi" diyeceklerdir!)
Aşağıdaki linkte de benimkine benzer itirazlar var.
Positive GDP Can Occur Mid-Recession
By Barry Ritholtz - August 13th, 2009, 7:27AM
http://www.ritholtz.com/blog/2009/08/positive-gdp-often-occurs-mid-recession/
18 Ağustos 2009 Salı
"Yuan konvertible olduğunda dünyanın rezerv para birimi de olacak"
--------------------------------------
Convertible yuan will be reserve currency – Hans Redeker - Update 1
Posted by Ivo Cerckel on August 18th, 2009
The many faces of the dollar
Published: August 11 2009 14:23 Last updated: August 17 2009 14:59
Hans Redeker, global head of FX strategy at BNP Paribas, answering readers’ questions on the many faces of the US dollar on Monday August 17
http://www.ft.com/cms/s/0/cc90cc8c-8679-11de-9e8e-00144feabdc0.html
17 Ağustos 2009 Pazartesi
Zimbabwe milli para birimini iptal etmiş!
Zimbabwe malum son yılların hiper enflasyon rekortmeni. 1 ABD doları 6 trilyon Zimbabwe dolarına kadar çıkınca, geçtiğimiz günlerde Zimbabwe hükümeti tuvalet kağıdı olarak bile işe yaramayan milli paralarını tedavülden kaldırıp ABD doları ve Güney Amerika Rand'ının tedavülde kullanılacağını açıklamış. Özetle, aşırı ve karşılıksız para basmanın gideceği noktaya Zimbabwe de varmış!
Haberin konusu, milli para tedavülden kaldırılmasına rağmen günlük hayatta hala kullanılmasına ilişkin. Hükümet milli parayı tedavülden kaldırdığını açıklamasına rağmen, halk hala günlük işlerinde bu karşılıksız parayı (bişekilde değerleyerek!) kullanmaya devam ediyormuş.
Tarihte çok sayıda örneği olan duırumun, güncel bir tekrarı. Gökkubbe altında yeni bir şey olmadığının başka bir örneğinden ibaret. Osmanlı da son yıllarında kıymetli maden ve para tükenince posta pullarını para kullanmıştı. "Para pul oldu" deyimi de oratan türemişti netekim!
Tedavülden kaldırılan paraların mecburieyyetn hala kullanılıyorolması, aslında bugün global ekonominin dolara mahkumiyeti de açıklayan bi şey aslında. Nasıl ki tam da bugünlerde Zimbabwe dolarının tedavülden kaldırıladığı resmen açıklandığı halde (alternatif başka bir araç elde olmadığı için) hala minibüs ücreti olarak ödemede kullanılabiliyorsa ve onun minibüs ücreti olarak kabul edilmesi gerçek bir değeri olduğu anlamına gelmiyorsa, diğer doların da bugün kulanılıyor olması değeri olduğundan değil, mecburiyetten kaynaklanıyor olabilir.
yine, nasıl ki, Zimbabwe dolarının alternatifi yaygınlaştığı anda kullanımı sona erecekse elinde patlayanlar o kağıt parçalarının son sahibi olacaksa, aynı risk, bgün mecburiyet nedeniyle kullanılan diğer fiat-currency'ler için de sözkonusudur. Bugünden yarına gerçekleşmesi gerekmez. Ancak trend budur. Buna rağmen yine "BUGÜN mecbur" diyerek doların UZUN VADELİ trendi hakkında ahkam kesenler çıkacaktır. Vade uyumsuzluğna dikkat!
The "Zimdollar:" Dead, but still used for bus fare
http://news.yahoo.com/s/ap/20090816/ap_on_re_af/af_zimbabwe_zimdollar
Gelelim Zimbabwe'nin kendi para birimini iptal etmesinin yorumuna. Bu esasen bu satırların yazarının savunduğu "tek dünya parası" idealine doğru atılmış doğru bir adımdır. Nitekim bu sayede dünyada tedavül eden para birimi (çok bilinmeyenli denklemde bir değişken) sayısı azalmış oluyor. Dolayısıyla Tek Para'ya geçişte öncelikle bölgesel para birlikleriyle para birimi sayısının kademeli azaltılması hedefiyle uyumlu. Sonraki adım ise, kullanılan para biriminin USD ya da Rand yerine uluslar-üstü yeni ve sağlam bir para birimi olması. Zavallı Zimbabweliler sonraki tokadı da şu an (kendi paralarını bırakıp) yılana sarılırcasına sarıldıkları USD'nin dalgalanmaları ile yedikten sonra, o adıma da yaklaşılmış olacaktır.
Acelemiz yok, yaşarsak göreceğiz inşaallah
Bu kriz sayesinde "iktisatçıların" iktisat hakkında öğrenmesi gerekenler!
Economists and economics:
What does the crisis tell us?
Luigi Spaventa
University of Rome and CEPR
http://www.cepr.org/pubs/PolicyInsights/PolicyInsight38.pdf
Aynı kapsamda benim sorum daha basit: bu kadar bariz ve büyük krizi bile tahmin edemeyen tiplerin, hala ortaya çıkıp bu sefer de "kriz geçti, dolara bişey olmaz abicim, ABD bu işten karlı çıkacak" mealinde ahkamlar kesmesinin kredibilitesi, 10 sene sonraki Amerikan parasıyla kaç dolar eder?
14 Ağustos 2009 Cuma
Bazı Amerikan şirketleri Çin'de Renminbi ile borçlanacak
http://ftalphaville.ft.com/blog/2009/08/14/67001/buyout-firms-to-raise-renminbi-funds/
Buyout firms to raise renminbi funds
Posted by Gwen Robinson on Aug 14 05:20.
Blackstone and the private equity arm of Goldman Sachs are among US firms establishing investment companies in China to raise renminbi funds from local investors and take stakes in local companies with Chinese partners. The two buyout firms join banks such as Citibank and HSBC in their ability to offer renminbi products. Blackstone plans to announce the new venture, which it hopes will raise Rmb5bn ($732m), as soon as Friday; Goldman has not yet selected its partner but has many close ties in China including with ICBC and Ping An Insurance.
This entry was posted by Gwen Robinson on Friday, August 14th, 2009 at 5:20 and is filed under Capital markets, Private equity. Tagged with blackstone, goldman sachs
Soru şu:
* Bu Amerikan bankaları neden kendilerinin milli, dünyanın da rezerv para birimiyle borçlanmıyorlar?
* Dünya rezervlerinin %60'ından fazlasının bağlı olduğu para birimini neden kullanmıyorlar?
* Bazı Amerikan bankalarının bu hareketi, bundan sonra ABD hükümetinin daha fazla borçlanabilmek için izlemek zorunda kalacağı yolun öncüsü mü?
* Amerikan bankaları ve muhtemelen sonraki aşamada ABD hükümeti bile kendi parasıyla borçlanamazken, dolar dünyanın rezerv para birimi olarak kalmaya devam edebilir mi?
13 Ağustos 2009 Perşembe
ABD 2009 = Arjantin 2001 ?
Does USA 2009 = Argentina 2001?
Falling economy reaches terminal velocity
Eric Janszen
http://www.itulip.com/forums/showthread.php?p=106493#post106493
İkinci bölüm:
Does USA 2009 = Argentina 2001? Part II: Four Crisis Indicators ($ubscription)
Doların tarihsel değeri
The Changing Dollar
Inflation
... the change most know at least a little about
http://www.nowandfutures.com/changing_dollar.html
Piyasa gurularının doğru tahmin yüzdeleri!
İktisatçının beyni!
A shipwreck victim washes up on an unknown South Seas island, one with a surprisingly developed economic system, if based on cannibalism. Wandering penniless through the local meat market, he notices the stall selling human brains in many appetizing forms has an interesting pricing scheme; the sign over 3 glistening, bloody buckets of brains reads:
Accountant brains: 15 cowrie shells/kilo
Lawyer brains: 25 shells/kilo
Economist brains: 50 shells/kilo.
“Hey,” says the traveller, “I guess those economist brains must be pretty special. What is it, do they like, taste better?”
“No way dude,” says the brains butcher. “You know how many economists you have to kill to get a kilo of brains?!”
Economist brains
June 1, 2009 · 18 Comments
http://ultimibarbarorum.com/2009/06/01/economist-brains/
12 Ağustos 2009 Çarşamba
İyi merkez bankası nasıl olur?
Ekonomistler neden krizi öngöremedi? kendi açıklamaları!
Credit crunch failure explained to Queen
By David Turner
Published: July 26 2009 17:44 Last updated: July 26 2009 17:44
http://www.ft.com/cms/s/0/7e44cbce-79fd-11de-b86f-00144feabdc0.html?nclick_check=1
Financial Times da bu sorunun cevabına ilişkin bir forum sayfası açmış ve iktisatçıların mazeretlerini sıralama şansı vermiş. Eğlenceli açıklamalar var. Zaten mevcut "oturmamış" haliyle iktisat disiplini bir anlamda güzel mazeret üretme sanatı değil midir?
What is the point of economists?
July 28, 2009 7:59am
http://blogs.ft.com/arena/2009/07/28/economists-what-is-the-point/
------------------
Kraliçe'nin o basit sorusunu üstüne alınarak Kraliçeye bi mektup yazıp açıklama yapan iktisatçıların Mektuptaki açıklamaları şöyle:
Mealen şöyle diyorlar; "bi sürü parlak beynin kollektif tahayyülünde çuvallama" nedeniyle krizi tahmin edemedik! İfadede bi kakafoni dikkat çekmiyo mu? parlak beyin ve kolektif çuvallama!
* Eğer gerçekten parlaksa nasıl çuvallar, hem de hepsi birden!
* Eğer gerçekten parlaksa nasıl o derece sürü psikolojisine kapılır?
* Eğer parlak beyine rağmen çuvallıyorsa, tahayyüllerinde (dünyayı algılamaya ilişkin ellerindeki şablonda, paradigmalarında) sorun olduğu ortaya çıkmış olmuyor mu? Bu noktada Eisntein'in çok sevdiğim bi cümlesini hatırlamamak mümkün değil: "Bir sorunu, o sorunu yaratan düşünce seviyesinde çözemezsiniz".
Kraliçeye açıklama yapan iktisatçıların açıklamaları, bırakın o sorunu çözmeyi, sorunu algılayıp doğru tanımlamalarının dahi mümkün olmadığını kanıtlamıyor mu?
6 Ağustos 2009 Perşembe
işadamları: TCMB günde 100 milyon alsın, dolar 1.60'ya çıksın
http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=127217
Bazı işadamlarının beyanlarını da yansıtan habere göre;
* TCMB müdahale ederek dolar kurunu yükseltmeliymiş,
* TCMB günlük alımlarını 1000 milyon dolara çıkartmalıymış,
* dolar kuru 1.60'ın altında olmamalıymış!..
Ben de bu tür haberleri, görüşleri hayretle seyrediyorum.
Merak ediyorum:
* Bu işadamlarımız neden ısrarla hala dolarla işlem yapmaya devam ediyorlar?
* Neden ölçü aletlerini değiştirmiyorlar? ticaretlerini dolar yerine diyelim TL-ruble örneğinde olduğu gibi diğer alternatif ölçülerle yapsalar doların düşmesi onları bu kadar ilgilendirir miydi?
* Ortada çöken bir dev varken bizim TCMB o enkazı kaldırabilir mi? koca dolarınçöküşünü bizim merkez bankası engelleyebilir mi?
4 Ağustos 2009 Salı
"Çin yuanı küresel para birimi yapmak için atağa kalktı"
Önemli detay: Çin'in dış ticaretinin %45'ini gerçekleştirenlerle "swap anlaşması" yapılması. Şİmdiden önemli bir oran. Bu oran yükseldikçe dolara ihtiyacı azalacak.
Çin yuanı küresel para birimi yapmak için atağa kalktı
04.08.2009 Dış Haberler Haber
http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=127131&KOS_KOD=7
"The Augmented Misery Index"
http://blogs.wsj.com/economics/2008/10/29/measuring-misery/
Izdırap endeksi kavramına taktığımı sabahki ilk yazıda belirtmiştim.
Interneti biraz daha karıştırınca, üç iktisatçının Izdırap endeksinin gelişmş versiyonu üzerinde çalıştığını farkettim:
The Augmented Misery Index
Gary Hufbauer, Peterson Institute for International Economics
Jisun Kim, Peterson Institute for International Economics
Howard Rosen, Peterson Institute for International Economics
October 28, 2008
Revised November 3, 2008
© Peterson Institute for International Economics
http://www.petersoninstitute.org/publications/papers/hufbauer1008.pdf
Bu iktisatçıların katkısı, sadece işsizlik ve enflasyon oranının toplanması yerine, varlık fiyatlarındaki değişimin de bu hesaba eklenmesi halinde daha anlamlı sonuçlara ulaşalıcağı şeklinde özetlenebilir. Nitekim, Temmuz 2009 itibarıyla (henüz negatif olan enflasyon oranı nedeniyle) 8 civarında (= tarihi seviyelere nazaran gayet düşük) düzeyde olmasına rağmen, varlık fiyatlarının düşmesinin olumsuz etkisi eklendiğinde geliştirilmiş ızdırap endeksi tarihi seviyelere çıkmaktadır!
Kanaatimizce de ızdırap endeksinin geliştirilmiş versiyonu daha anlamlı bir ölçü sunmaktadır. Zira fiyatların sadece artması değil düşmesi de "acı" vermektedir. (Bkz. mortgage borçluları!)
Bu konuya devam etmek lazım!
Gelen kriz tahmin edilebilir miydi? Kimler doğru tahmin etti?
Could an early warning system have predicted the crisis?
Andrew K. Rose Mark M. Spiegel3 August 2009
http://www.voxeu.org/index.php?q=node/3834
Yukarıdaki makaleye karşılık, onun kadar kantitif ve akademik olarak kıymetli olmasa da, aşağıdaki blog yazısında, önceden bu krizi tahmin eden bazı iktisatçıların isimleri ve tahmin tarihleri var. Bugünlerde "Kimse bu krizi önceden tahmin edemezdi" diyerek yarın çuvallayacakları başka tahminler yapmakla meşgul olan önemli şahıslara ithaf olunur:
“No-one saw this coming?” Balderdash!
Published in July 15th, 2009
Posted by Cassander in Debtwatch
http://www.debtdeflation.com/blogs/2009/07/15/no-one-saw-this-coming-balderdash/
İAB Başkan vekili: "Altın 1030 doları aşmaz"!
Dünkü Zaman'daki habere göre, İAB'nin başındaki bürokrat "altın 1030 doları geçmez" buyurmuş. Hem de "altın 3500 dolar olacak diyen (daha önce gelen krizi doğru tahmin etmeyi başaran az sayıda iktisatçıdan biri olan) Christopher Wood'un öngörüsünü referans gösterip alenen yalanlama cüretini de göstererek!
"Dolar 1030 dolar olmaz" kehanetinin referansı ise;
- altın satın alma gücünün son yüz yıldır pek değişmemiş olması ile
- dünya para sisteminin dayandığı son duvarın altın olması, o da çökerse sistemin yıkılacağı, barter sistemine dönüleceği.
adeta gerekçeleri bile sonucu tekzip eder nitelikte değil mi?
1- Altının satın alma gücü son yüzyılda pek değişmemişse, bundan sonra da değişmeyeceği varsayılabilir. Kabul. Peki ama eğer doların satın alma gücü düşmesi kaçınılmazsa ve gittikçe daha çok kişi bunu kabul ediyorsa, altının satın alma gücünün korunması için dolar cinsi fiyatının ne olması lazım? Bildiniz, altının satınalma gücünün sabit kalması için dolar fiyatının artması lazım. Basit bir çarpma işlemi! O zaman 1030 dolar sınırından nasıl bahsedebiliriz? Gelecekte dolar ne kadar düşerse, altın da o kadar artmalı ki, altının satın alma gücü düşmesin!
2- Dünya para sistemi ilahi bir düzen mi? Asla ve kat'a yıkılmaz mı? Yıkılması dünya için çok kötü olur demek ayrı, o sistem asla yıkılamaz. O sistem asla yıkılamayacağına göre altın da yükselmez çıkarsaması yapmak ayrı. Altın yükseldiğinde (esasen o artışın nedeni dolar düştüğü için olacak. O nedenle dolar düştüğü demek daha doğru!) Dünya finans sistemi çok kötü günler görecek. Malesef. Ama o dönemin kötü olması, bu koşullarda gerçekleşecek olmasının önünde yeterli bir engel değil malesef. Malesef! Keşke engel olabilse. Ama gidişat hiç de öyle değil!
Bu arada aynı kahin daha beş hafta önce, (altın o sırada 907 dolar iken) aynı gazetede yer alan beyanatında "altının onsu 900 doların altına iner" şeklinde müthiş bir öngörüde daha bulunmuş ama aradan geçen zamanda o kehanet de gerçekleşmemişti!
'Altının onsu, 900 doların altına iner'
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=862302&keyfield=6F736D616E2073617261C3A7
Altın fiyatı 900 dolara inebilir
AA - Istanbul - 24.06.2009
http://www.taraf.com.tr/haber/36313.htm
Özetle, "altın 1030" doları geçmez" beyanatının -Greenspan gibi- söyleyenin "track record"u dikate alınarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Youtube'dan süper 1 şarkı: Enflasyon mu, deflasyon mu?
Country müziğindenpek anlamam ama müziği de sözlerini de pek sevdim.
"Zimbabwe mi olacağız (hiper enflasyon), Japonya mı? (deflasyon)" diye soruyor!
Naçizane cevabım: neden sadece biri ile yetinsin ki? Orası koca Amerika! İkisi birden (stagflasyon) neden olmasın? İkisi birden yakışır!
Bu arada bu şarkıyı yapan "Merle Hazard" grubunun (iktisattaki ahlaki çöküntü - moral hazard- kavramına nazire!) mortgage krizi ve ekonomi üzerine başka güzel şarkıları da varmış. Youtube ya da Grubun web sitesinden ulaşılabilir. Hedge, mark-to-market, bailout gibi isimler taşıyan başka şarkıları da var. Hepsi şuradan izlenebilir:
http://www.merlehazard.com/Merle_Hazard/Home.html
Ekstra malumat:
Merle Hazard adını alırken 1970'lerin meşhur bir country müzisyeni "Merle Haggard"dan da etkilenmiş sanırım. Güzel bi kolaj olmuş! Merle Haggard'ın bazı şarkıları:
http://www.youtube.com/watch?v=BXshNR0nmp8&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=ffHcGlF0xDw&feature=related
Merle Hazard bana bi fıkrayı da hatırlattı.
Özetlemek gerekirse; hani bütçesi sürekli açık veren bi ülkenin kralı halka yeni yeni vergiler koyuyormuş. Her seferinde halk homurdansa da ilave vergiler devam ediyormuş. Birgün halk homurdanmayı bırakmış, artık dayanılmaz hale gelen vergilere bakıp gülüp oynamaya başlamış. Kral o noktada artık daha fazla yüklenmemek gerektiğini anlamış ya, mevcut krizin artık insanları krize özgü gruplar kurup krize özgü şarkılar söyletmeye başlatmasını da öyle mi yorumlamak lazım yoksa?
Greenspan: "Dibi gördük"!
Geçmişte söylediklerinin ikinci perdesini (veya öngörülerinin gerçekleşme durumunu) dikkate alarak bunun tercümesini nasıl yapmalı acaba?
Bana sorarsanız, bu açıklamalar bile (açıklamayı yapanın kredibilitesi itibarıyla) dibe henüz çok uzak olduğumuzun göstergesi! İnanmayan bekleyip gürür! Ya da bu beyanatın kredibilitesini görmek için hemen altındaki okuyucu yorumlarını okur!
Greenspan: 'We've already seen the bottom'
August 02, 2009 11:52 AM
http://blogs.abcnews.com/george/2009/08/greenspan-weve-already-seen-the-bottom.html
Izdırap endeksi (Misery Index)
bi anda beni her şeyi bırakıp Misery Index üzerine internette ne bulursam okumaya sevketti. Zira basitçe enflasyon ve işsizlik oranlarının toplamından ibaret olan bu endeks, esasen (önümüzdeki dönem için bu satırların yazarının temel beklentisi olan) STAGFLASYONu ölçüyordu.
Okulda iktisata giriş dersinde öğrendiğimiz Philips Eğrisi, enflasyon ile işsizlik arasında ters yönlü ilişki olduğunu söylüyordu. Tarihin bazı dönemlerinde, dalgaların sınırlı olduğu koylarda bu teori çalışıyordu da. Ama açık denizlerde, okyanuslarda durum neydi? Okyanuslarda ölçüm yapma şansı da her zaman herkese nasip olmaz, "teknik imkanların" müsait olması gerekir. Önümüzdeki dönemde buna şahit olacağız gibi görünüyor. Arthur Okun'un 1970'lerde bulduğu bu Izdırap Endeksi, Philips eğrisinin o kadar da mekanik bir ilişki olmadığını da ima ediyor aslında.
Izdıraap Endeksi hakkında özet bilgiler için:
http://www.brookings.edu/opinions/2008/1217_misery_index_nessen.aspx
http://en.wikipedia.org/wiki/Misery_index_(economics)
http://www.investopedia.com/articles/financial-theory/09/misery-index.asp
Amerikanın güncel Misery Indeks'ini takip etmek için:
http://www.miseryindex.us/
ABD'de mevcut oran 8 civarında. Tarihi yüksek seviyesi ise 1980'de 21.98 olarak gerçekleşmiş. Enflasyon şimdilik negatif olduğu için oran düşük ama enflasyon artıya döndüğünde hızla yükseldiğini göreceğiz.
BCG'den Ö. Altugun çalışmasına göre, TR ise halen dünyada ızdırap endeksinin (işsizlik artı enflasyıon oranının) en yüksek olduğu ülkelerden biri!
Önümüzdeki dönemde bu Izdırap Endeksi kavramının daha sık tartışılacağını düşünüyorum. İzlemekte yarar var!
3 Ağustos 2009 Pazartesi
ABD'de ilk 7 ayda batan banka sayısı 68'e ulaşmış!
Detay için:
Four more failed banks brings year's tally to 68 - MarketWatch
Posted using ShareThis