30 Haziran 2011 Perşembe

"Çin-Rusya anlaşmasından sonra doların rezerv para statüsü tehlikede"

Yukarıdaki başlığı taşıyan bir haber oilprice.com sitesinde (RIA Novosti ajansına dayanarak)yayınlanmış. Ben özetini Business-Intelligence Middle East sitesinde farkettim. (Kaynakları şunun için belirtiyorum: Mainstream Batı medyasında bu konuda haber gören var mı?)

27 Haziran 2011 tarihli habere göre, Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi (Çin) ile Dünyanın en büyük ikinci enerji ihracatçısı (Rusya), karşılıklı ticaretlerinde kendi milli paralarını (Yuan ve Ruble) kullanma konusunda anlaşma yapmışlar. Bu anlaşma kapsamında Çin ve Rusya, 2010 yılında 60 milyar olar olan karşılıklı ticaret hacimlerini 5 yıl içinde 100 milyar dolara, 2020'ye kadar da 200 milyar dolara çıkarmayı hedefliyorlarmış.

Haberdeki şu cümle önemli:


People's Bank of China Deputy Chairman Ma Delun said that the agreement would give china and Russia an opportunity to increase the value of deals in their national currencies and "help bring them closer to international reserve currencies."
Olay özetle budur. Birileri hala "dolara bi şey olmaz abicim" havasında FED'in karşılıksız para basmasını seyrederken hatta alkışlarken, başka yerlerde başka planlar yapılıyor. Daha önce de Çin'İn dolar yerine milli para ile ticaret için Türkiye dahil çeşitli ülkelerle karşılıklı anlaşmalar yaptığından bahsetmiştim. Çin'in hatta başka ihracatçı ülkelerin yapacağı bu tür anlaşmalar kimsenin şüphesi olmasın, önümüzdeki dönemde artarak devam edecektir. sadece bu tür kendi milli paralarını kullanma anlaşmaları değil, toplam ticaret içinde bu şekilde yerli paralarla yapılan kısmın payı da artacaktır. Ta ki "dolara bi şey olmaz abicim" diyenler, doların çöküşüne şaşırana kadar!

2009'da yaptıkları anlaşmaya göre, Rusya önümüzdeki 20 yıl boyunca Çin'e yılda 15 milyon ton petrol satacakmış. Bu satış, Rusya'nın açacağı 25 milyar dolarlık kredi ile yapılacakmış. Anlaşılan artık bu ticareti de kendi paraları üzerinden yapacaklar.

Soros: "Bir ülke eurodan çıkabilir"

Bi kaç gün gecikmeli oldu ama, önemli olduğu için gecikmeli de olsa gireyim dedim.

Geçen gün (sanırım 25 Haziran 2011'de Viyana'da) Soros, bizim medyaya da yansıyan demecinde, bir ülke euro bölgsinden çıkabilir demiş. Herkesin Yunanistan ile yatıp kalktığı şu günerde, kimi kastetmiş olabilir acaba?

Haber Reuters'de geçmiş. Yahoo da "Probably inevitable" a country will exit euro: Soros" başlııyla haber yapmış.

Soros özetle, Avrupa'da pansuman tedbirlerle günün kurtarılmaya çalışılmasının yanlışlığına, bu şekilde kurtarma çabalarının çuvallaması halinde (ÖzTürkçesi: bu şekilde kurtarılamaz, kesin çuvallayacak demek istiyor!) o zaman ne yapılacağının da düşünülmesi gerektiğini söylemiş. Doğru söze ne denir?

Daha önce Çin'de uygulanmış, halen de Küba'da uygulandığını bildiğimiz "çift-para" yöntemi Yunanistan için çözüm olabilir (Kuzey Kore'de de var mıydı?). Küba'da yerli halk ile turistlerin farklı para kullanmaları ve farklı fiyatlara tabi olmaları kapitalist camiada tebessüm konusu olmuştur ama Yunanistan için mevcut durumda bu tür bir yöntem fena bir B Planı olmayabilir.

O konuda daha sonra daha ayrıntılı yazarım (inşallah!) Ama şu kadarını belirtebilirim ki, o sistem Tek Para projesine aykırı değildir. Ülke içinde alışveişlerde farklı para, uluslararası ticarette tek para Yunanistan için şimdilik Euro), TDP önerisinin ilkeleri ile uyumludur.

Bir de aklıma ülkemizde 10 Haziran 1996'da "batan" (bu tarihi çok iyi hatırlarım, "cenaze levazımatçılarından" biri olarak!) dönemin en büyük aracı kurumlarından birinin yöneticisinin, bu yıl başında yayımlanan bir kitapta yer alan anı-röportajında söylediği cümleler aklıma geldi. Soru yanlış hatırlamıyorsam, "Krizde ne yaptınız?" şeklindeydi ve batan o büyük aracı kurumun yöneticinin cevabı mealen, "Keşke, faizler yükselip de durum kötüye gitmeye başlayınca hiç direnmeden dükkanı hemen kapatsaydık da zarar büyümeseydi" şeklindeydi (A.G. Yıldırım ve N. E Demirbilek, Borsada Önden Koşanlar, Scala Yayınclık, 2011, s. 68-69).

O yıllarda tecrübesiz olduklarını itiraf edecek kadar olgun bu Türk yöneticinin tecrübelerini acaba bugün Avrupalı hatta Amerikalı yöneticilere nasıl atlatmalı?

17 Haziran 2011 Cuma

Bazı ülkelerin kişi başına borç miktarları

Tam da Yunanistan'ın iflası için gerisayımın yapıldığı şu günlerde, bi yerde rastladım, bazı ülkelerin kişi başına borç miktarları:


Yunanistan 330 milyar euro adam basi 29,200 euro
İrlanda
107 milyar euro borc adam basi 15,735 euro
Amerika 14692 milyar dolar adam basi 47,200 dolar (bugünkü kurla yaklaşık 33,000 euro)
İngiltere 1037 milyar pound adam basi 16700 pound (bugünkü kurla yaklaşık 19,000 euro)
Fransa 1649 milyar euro adam basi 22,500 euro
İspanya 598 milyar euro adam basi 13,000 euro
İtalya 1877 milyar euro adam basi 31,000 euro

Türkiye 270 milyar dolar (31 Aralik) adam basi 3,600 dolar (yaklaşık 2500 euro).

Tablodaki rakamlara bakınca, artık iflası kaçınılmaz gözüyle Yunanistan'dan daha kötü durumda olan bazı ülkeler varken onla riçin aynı şeyinm düşünülmemesi kakafonik görünmüyor mu?

Lütfen, "ama onun parası rezerv para birimi" demeyin. Zira, o zaman ben de "böyle bir ekonominin itibari milli parası rezerv para birimi olur mu? Geçmişte olmuşsa da bu manzarada aynı statüyü devam ettirebilir mi?" diye sorarım.

10 Haziran 2011 Cuma

Sahte 1 TL basan kalpazan haberi

Sabah ofise gelirken radyoda, İstanbul'da bir yerde "sahte 1 TL basan kalpazan" yakalandığı haberini duyunca hem sevindim, hem üzüldüm.

Sevindim; demek ki 1 TL, sahtesi yapılmaya değecek kadar değerli bir para diye düşündüm.

Üzüldüm; demek ki madeni 1 TL üzerinde bile, sahtesini basmayı karlı kılacak kadar yüksek senyoraj geliri var!

Oysa bilindiği üzere, artık ABD madeni paralarının sahtesinin yapılacağından endişelenmek yersiz. Zira mevcut piyasa fiyatlarıyla bakıldığında içeriğindeki madenlerin eritme maliyeti daha yüksek olduğu için, artık kimse ABD madeni paralarının sahtesini basarak para kazanamaz! (bırakın sahtesini, bugün orijinalini basan da zarar ediyor zaten!) O nedenle kalpazanların ABD madeni parası basmasından endişelenmeye gerek yok ama ABD hükümetinin madeni paraların dizaynını değiştiriyoruz ayağına bozuk paralarının metal içeriğini ucuzlatma çabalarını bekleyebiliriz yakında.

Daha önce de vermiştim ama bi kere daha hatırlatayım şu siteyi, ABD madeni paralarının günlük piyasa fiyatını görmek isteyenler için:

http://www.coinflation.com/

Mesela bugün itibariyle ABD 5 cent'ini eriten biri, 6,3 cent değerinde nickel madeni elde edebilir!
Keza, 1982 öncesi basılmış bir ABD 1 cent'ini bugün eriten biri, 2,7 cent değerinde bakır madeni elde eder. Yani yaklaşık %270 kazanç!

Sizce ABD hazinesi daha ne kadar süre bu "Nasreddin Hoca ticareti"ne devam eder?

Cevap veriyorum: Diğer daha büyük meselelerden başını kaldırana kadar! Ya da tersinden bakarsak, bu kadar bariz bir irrasyonal durum devam edebildiğine göre, demek diğer sorunlar o kadar büyük ki, buna sıra gelmiyor, ya da "ürkütmeyelim vakvakları" diye düşünülüyor.

Ama yakında görürüz, ABD madeni para birimlerinin metal içerik revizyonunu.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Yüksek tansiyon ile yaşamak: Günde %10 dalgalanan piyasalar

Türkçe ve İngilizce finans medyasını ve Global ekonomik kriz konusundaki her türlü haberi vaktim ölçüsünde yıllardır yakından takip etmeye çalışırım. Bu "yakın izleme"ye rağmen, bazı konularda haberler görmemek şaşırtıyor. Bu kadar yakın takibe rağmen göremediğim için şaşırdığım şeyleri buraya yazayım bari.

Malum, son zamanlarda günde finansal piyasalarda günlük %2-3'lük dalgalanmalar de "yeni normal" olmaya başladı. Hatta geçtiğimiz aylarda bir çok piyasada bir gün içinde %8-10 fiyat dalgalanmalarını gördük. Örneğin, Dolar-Euro paritesi bir günde %10'a yakın oranda değişti. Keza petrol fiyatları bir günde %10 düştü, keza gümüş fiyatının 50 dolara çarpmasının ardından altın ve gümüş fiyatları aynı gün %10'a yakın düştü. Aynı günlerde birçok borsa endeksi de bu oranlara yakın seviyede önce değer kaybetti, ardından da değer kazandı. Altının fiyatı yıllarca 40 dolar civarında devam etmesine rağmen, günümüzde günlük fiyat dalgalanması bile 40 dolar olabiliyor!

Oysa yukarıda bahsettiğim piyasalarda yüksek oranlı fiyat dalgalanmaları, hızla alçalıp yükselen tansiyon gibidir. insanı yorar. Hatta sonunda felç geçirmesine bile sebep olabilir. Zira o piyasaların özelliği, hepsinin kaldıraçlı işlem yapmaya müsait olmasıdır. O piyasadaki işlemlerin büyük kısmı türev işlem olarak çok yüksek kaldıraçlarla yapılır. Kaldıraçın yüksek fiyat dalgalanmalarında anlamı ise, zararı ve karı katlamasıdır. Örneğin, "bire-yüz" kaldıraç ile dolar-euro FX işlemi yapan biri, günlük %10 dalgalanmanın daha ilk %1'lik dalgalanmasında sermayesini tamamen sıfırlamış, eğer pozisyonunu zamanında kapatmayı başaramamışsa, gün sonunda bir gün önceki sermayesinin on katı kadar borçlu duruma düşmüştür! Türev piyasalarda 200 hatta 400 kaldıraç olduğu düşünülürse, bırakın %10'luk dalgalanmayı, sadece %0.25'lik fiyat dalgalanması dahi türev piyasalarda sermayeyi sıfırlamak için yeterli olabilir.

bu noktada, "ama türev piyasalarda stopsuz iş yapılmaz. zarar o noktaya gelmeden otomatik stoplar çalışıp pozisyonlar vaktinde kapatılır" diyenler çıkabilir. Tabi ki olabilir. Ama fiyat dalgalanmalarının o derece keskin olduğu durumlarda stopların hedeflendiği noktalarda çlışması garanti olabilir mi?

Şu an piyasada çok kişi manzaranın kötü olduğuna inanmasına rağmen, "ben kapıya yakın durayım, bi panik anında önce ben kaçarım" ümidiyle bulunuyor. Ama içeridekilerin hepsi aynı düşünde iken, hepsinin birden bunu başarması mümkün olabilir mi? Hepsi birden kapıya yüklendiğinde hepsi birden vaktinde çıkabilir mi?

Merakım şu: Geçtiğimiz ay birçok piyasada aynı gün %10'a varan oranlarda (kaldıraçlı piyasalar için çok çok ciddi) dalgalanmaların olduğu günde kaç kurum-kişi battı? O derece dalgalanmayı hasarsız atlatmak torik olarak bile mümkün müdür? Sıfır toplamlı bir oyun olan türev piyasalarda birileri ciddi zarar yazmadan başka birilerinin o dalgalanmadan karlı çıkması mümkün müdür?

Birileri %10 dalgalanma günü zarar ettiyse, "o günün" piyasalara maliyeti nedir? Bunun kokusu ne zaman çıkacaktır? Neden hiçbir hakim medya organı bunu haber yapmamaktadır? Ya da neden hiç bir itibarlı iktisatçı bu ihtimali değerlendirmemektedir?

Ben mi yanlış düşünüyorum? Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz... diye mi düşünmek lazım?

Dolardan sonra ne gelecek?

Peter Schiff, yorumlarını beğendiğim "karamsar"lardan biridir. Son yazısının başlığı: "Dolardan Sonra: Sıradaki hangisi?" şeklinde çevrilebilir.

Schiff, de doların akıbeti konusunda bu satırların yazarı gibi gayet net düşüncelere sahip. Yazıda özetle, tamam dolar gidici, onun kaçarı yok da sırada onun yerini alacak olan hangisi diye soruyor. Üç alternatifi değerlendirmiş: Euro, Çin RMB'si ve Yen. Kendi oyunu RMB'den yana kullanmış. Argümanları mantıklı.

* Euro, 10 senelkik bir para birimi ve kendi iç sorunlarının büyüklüğü ve çözme yöntemine bakılırsa doların yerini alabilecek çapta değil.

*Çin dünya genelinde her bakımdan ağırlığını artıracak. Bu kapsamda parasının da kullanımı artacak. Halen, "kapitalist ülkenin komunist parası" gibi olsa da, güç kazanacak.

* Japonya' gelişmiş ülkeler arasında en borçlu ülke. Parasının rezerv para birimi olması da en düşük ihtimalli olan. Hatta verdiği örnek enteresan, Google'da "yen as reserve currency" olarak yazılıp aratıldığında, "Yuan mı demek istiyorsunuz?" diye cevap geliyormuş. Yani Google'ın arama motoru bile Yen'in rezerv olabileceğine inanmıyormuş! (Ama ben denedim bana sormadı, "Yuan mı demek itiyorsun?" diye!)

Özetle, henüz "parası convertible bile değil" diye hakim medya ve "kralık şakşakçıları" tarafından küçümsense de, müstakbel rezerv para biriminin RMB olması muhtemeldir.

Yine o klasik sorumuza geliyoruz: hazır dolar gidici iken, neden yine başka bir ülkenin mili para birimini global rezerv para birimi olarak kabul edelim? Hazır konjonktür de müsaitken, neden gerçek anlamda global rezerv bir para birimi üzerinde çalışmayalım?
Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.