NOBDH-Ne Olacak Bu Doların Hali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NOBDH-Ne Olacak Bu Doların Hali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2011 Çarşamba

Papa: "Global MB Lazım" demiş. Tek Para lazım diyecek!

Dünkü gazetelerde, "Vatikan ekonomiye el attı" türünden çok sayıda haber vardı (mesela şu, şu, şu ve şu). Çoğu sitede yer alan habere göre;


"Vatikan, ekonomiyi idare etmek için küresel kamu idaresi ve Merkezi Dünya Bankası kurulması dahil küresel finansal sistemlerde radikal reformlar yapılması çağrısında bulundu."

Bizim bazı gazetecilerin "Merkezi Dünya Bankası" diye çevirdiği şey, küresel bir merkez bankası. Zira, halen bi tane Dünya Bankası (Worldbank) var zaten, bir Bretton Woods kurumu olarak. Ama mevcut Dünya Bankası, Global Merkez Bankası fonksiyonuna sahip değil. Papa, küresel finansal sistemde revizyon ihtiyacının bir gereği olarak global merkez bankası kurulmasını öneriyor.

Peki o Global MB ne yapacak? Ya da 140 tane itibari milli para birimi dünya üzerinde mevcut iken (varolmaya devam edecekse!) Global MB ne yapabilir? Cevap veriyorum: Hiçbirşey! Global MB, Global bir para biriminin de mevcudiyeti halinde ihtiyaç duyulan bişeydir ve Global bir para birimi varsa işe yarar.

Biz de (Papa değiliz, sakalımız bile yok ama) yıllardır Global bir MB ve global bir para birimi lazım diyoruz. Papa şimdilik sadece ilk kısmını deklare etmiş, ileride ikinci kısmı deklare edenlerin sayısı da artacaktır şüphesiz.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Sorun fiyatlarda değil, "para"da!




Bu blogda anlatmaya çalıştığım şey, şu an dünyada ekonomik krizin gerekçesi olarak sayılan şeylerin çoğunun esasen önemsiz, detay meseleler olduğu, asıl sorunun Amerikan doları olduğu. Ağaçlara bakarken ormanı göremeyenler, verimsiz arazilerde zamanlarını ve enerjilerini tüketiyorlar. Dolar sorunu çözülmedikçe ne bu kriz biter, ne de çözüm diye ileri sürülenlerin anlamlı bir etkisi olur.



ABD'de yaratıcı ve zeki olduğu anlaşılan bir benzincide çekilen yukarıdaki fotoğraf, anlatmak istediğimi gayet güzel bir şekilde ifade ediyor. Fotoğraftaki yazıda amcam özetle; tamam, ben size benzini 20 centten satmaya razıyım. Ama siz de bana bugünün dolarını değil, 1964 öncesinda, basılmış 10 cent, 25 cent, 50 cent veya 1 dolarlık madeni paraları verin diyor!



Neden 1964 öncesi de şimdikler değil? Onun cevabını da daha önceki bi kaç yazıda vermiştim.



Mesela:





Özetle, ABD madeni paralarının içeriği dolar değer kaybettikçe değiştiriliyor. Ancak bugün itibarıyla bazı madeni paraları basarak ABD Darphanesi zarar ediyor! O nedenle yakında yeni madeni paraların gündeme gemesi kaçınılmaz. Artık nasıl pazarlanacak bu değişim gereği, göreceğiz.

Daha önce belirttiğim üzere, ABD madeni paralarının günlük değerlerini gösteren web siteleri var. Mesela www.coinflation.com

Kağıt para için gerek yok, onu zaten başta altın ve gümüş olmak üzere, tüm emtia fiyatlarından her gün görüyoruz! Kaldı ki, itibari kağıt paranın kendisinin zaten hiçbir değeri yok ki!

Yukarıdaki fotoğraf için çok şey söylenebilir. Hatta tartışmaya referans olarak bu resmi alıp uzun uzun çok daha anlamlı kriz muhabbetleri yapılabilir. Şimdilik sadece not düşüyorum. Gerektiğinde referans olarak hatırlanmak üzere...








30 Haziran 2011 Perşembe

"Çin-Rusya anlaşmasından sonra doların rezerv para statüsü tehlikede"

Yukarıdaki başlığı taşıyan bir haber oilprice.com sitesinde (RIA Novosti ajansına dayanarak)yayınlanmış. Ben özetini Business-Intelligence Middle East sitesinde farkettim. (Kaynakları şunun için belirtiyorum: Mainstream Batı medyasında bu konuda haber gören var mı?)

27 Haziran 2011 tarihli habere göre, Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi (Çin) ile Dünyanın en büyük ikinci enerji ihracatçısı (Rusya), karşılıklı ticaretlerinde kendi milli paralarını (Yuan ve Ruble) kullanma konusunda anlaşma yapmışlar. Bu anlaşma kapsamında Çin ve Rusya, 2010 yılında 60 milyar olar olan karşılıklı ticaret hacimlerini 5 yıl içinde 100 milyar dolara, 2020'ye kadar da 200 milyar dolara çıkarmayı hedefliyorlarmış.

Haberdeki şu cümle önemli:


People's Bank of China Deputy Chairman Ma Delun said that the agreement would give china and Russia an opportunity to increase the value of deals in their national currencies and "help bring them closer to international reserve currencies."
Olay özetle budur. Birileri hala "dolara bi şey olmaz abicim" havasında FED'in karşılıksız para basmasını seyrederken hatta alkışlarken, başka yerlerde başka planlar yapılıyor. Daha önce de Çin'İn dolar yerine milli para ile ticaret için Türkiye dahil çeşitli ülkelerle karşılıklı anlaşmalar yaptığından bahsetmiştim. Çin'in hatta başka ihracatçı ülkelerin yapacağı bu tür anlaşmalar kimsenin şüphesi olmasın, önümüzdeki dönemde artarak devam edecektir. sadece bu tür kendi milli paralarını kullanma anlaşmaları değil, toplam ticaret içinde bu şekilde yerli paralarla yapılan kısmın payı da artacaktır. Ta ki "dolara bi şey olmaz abicim" diyenler, doların çöküşüne şaşırana kadar!

2009'da yaptıkları anlaşmaya göre, Rusya önümüzdeki 20 yıl boyunca Çin'e yılda 15 milyon ton petrol satacakmış. Bu satış, Rusya'nın açacağı 25 milyar dolarlık kredi ile yapılacakmış. Anlaşılan artık bu ticareti de kendi paraları üzerinden yapacaklar.

17 Haziran 2011 Cuma

Bazı ülkelerin kişi başına borç miktarları

Tam da Yunanistan'ın iflası için gerisayımın yapıldığı şu günlerde, bi yerde rastladım, bazı ülkelerin kişi başına borç miktarları:


Yunanistan 330 milyar euro adam basi 29,200 euro
İrlanda
107 milyar euro borc adam basi 15,735 euro
Amerika 14692 milyar dolar adam basi 47,200 dolar (bugünkü kurla yaklaşık 33,000 euro)
İngiltere 1037 milyar pound adam basi 16700 pound (bugünkü kurla yaklaşık 19,000 euro)
Fransa 1649 milyar euro adam basi 22,500 euro
İspanya 598 milyar euro adam basi 13,000 euro
İtalya 1877 milyar euro adam basi 31,000 euro

Türkiye 270 milyar dolar (31 Aralik) adam basi 3,600 dolar (yaklaşık 2500 euro).

Tablodaki rakamlara bakınca, artık iflası kaçınılmaz gözüyle Yunanistan'dan daha kötü durumda olan bazı ülkeler varken onla riçin aynı şeyinm düşünülmemesi kakafonik görünmüyor mu?

Lütfen, "ama onun parası rezerv para birimi" demeyin. Zira, o zaman ben de "böyle bir ekonominin itibari milli parası rezerv para birimi olur mu? Geçmişte olmuşsa da bu manzarada aynı statüyü devam ettirebilir mi?" diye sorarım.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Dolardan sonra ne gelecek?

Peter Schiff, yorumlarını beğendiğim "karamsar"lardan biridir. Son yazısının başlığı: "Dolardan Sonra: Sıradaki hangisi?" şeklinde çevrilebilir.

Schiff, de doların akıbeti konusunda bu satırların yazarı gibi gayet net düşüncelere sahip. Yazıda özetle, tamam dolar gidici, onun kaçarı yok da sırada onun yerini alacak olan hangisi diye soruyor. Üç alternatifi değerlendirmiş: Euro, Çin RMB'si ve Yen. Kendi oyunu RMB'den yana kullanmış. Argümanları mantıklı.

* Euro, 10 senelkik bir para birimi ve kendi iç sorunlarının büyüklüğü ve çözme yöntemine bakılırsa doların yerini alabilecek çapta değil.

*Çin dünya genelinde her bakımdan ağırlığını artıracak. Bu kapsamda parasının da kullanımı artacak. Halen, "kapitalist ülkenin komunist parası" gibi olsa da, güç kazanacak.

* Japonya' gelişmiş ülkeler arasında en borçlu ülke. Parasının rezerv para birimi olması da en düşük ihtimalli olan. Hatta verdiği örnek enteresan, Google'da "yen as reserve currency" olarak yazılıp aratıldığında, "Yuan mı demek istiyorsunuz?" diye cevap geliyormuş. Yani Google'ın arama motoru bile Yen'in rezerv olabileceğine inanmıyormuş! (Ama ben denedim bana sormadı, "Yuan mı demek itiyorsun?" diye!)

Özetle, henüz "parası convertible bile değil" diye hakim medya ve "kralık şakşakçıları" tarafından küçümsense de, müstakbel rezerv para biriminin RMB olması muhtemeldir.

Yine o klasik sorumuza geliyoruz: hazır dolar gidici iken, neden yine başka bir ülkenin mili para birimini global rezerv para birimi olarak kabul edelim? Hazır konjonktür de müsaitken, neden gerçek anlamda global rezerv bir para birimi üzerinde çalışmayalım?

19 Nisan 2011 Salı

ABD'nin notu hala AAA ama görünümü negatif!

Standart and Poors dün sürpriz yaparak ABD'nin kredi görünümü negatife çevirmiş.
ABD, AAA notuna sahip olanlar içinde, negatif görünümlü tek memleket olmuş!

Dikkatinizi çekrim, herangi bi memleket değil, dünya tarihinin 20. yüzyılına damga vurmuş, halen de rezerv para biriminin sahibi olan ülkenin kredibilitesinden bahsediyoruz.

Bu hareketi farklı yorumlayanlar var. Bazı dostlar, S&P'nin yanlış yaptığını, fil ile pireyi aynı kefeye koyduğunu ve bu nedenle S&P'nin kredibilite kaybedeceğini düşünüyor. Bana göre ise bu hareket, artık mızrak'ın çuvala sığmadığının göstergesi. Yine bana göre, S&P bu konuda öncü olduğu için kredibilite kaybetmez, bilakis kazanır. Zira, er geç diğerleri de aynı hareketi yapacak! S&P, ratingcilerin klasik haraketi olan çok geç kalmayı, ABD konusunda diğerlerine nazaran biraz daha kısa tutmuş oldu.

Geçen yıldı sanırım, Çin merkezli bir rating kuruluşu ABD'n,in ratingini downgrade etmişti. Tabi klasik tavrıyla anaakım medya o Çin'li rating kuruşuna itibar etmemiş, dünyanın merkezinde sadece kendileri olduğu için, kendi işlerine gelmeyen şeyleri söyleyenlere marjinal damgası vurarak itibarsızlaştırma taktiğini yinelemişti.Ama önümüzdeki dönemde o Çin'li rating firmasına iade-i itibar edileceğini göreceğiz muhtemelen. Zira, sadce bu olay özelinde bakılsa bile, demek ki Çin'li ratingçi, S&P'den daha erken aynı kararı verme başarısını göstermiş denebilir.

Daha dün bi şey okumuştum. ABD'de 100 bin dolardan fazla kazananlar için marjinal vergi oranı %100'e bile çıkarılsa, ABD'nin bütçe açığı kapatılamıyormuş! Hatta, ABD'de 500 bin dolardan fazla kazanan herkesin elindeki tüm kazançlar alınsa bile ABD'nin bütçe açığı kapatılamıyormuş. Dikkatinizi çekerim, bütçenin finansmanından bahsetmiyorum, sadece %6'larda olduğu söylenen bütçe açığının kapatılmasından bahsediyoruz! ABD'nin tüm zenginlerinin tüm kazançları alınsa bile kapatılamıyormuş mevcut açık!

Yine başka bir yerde de, ABD'nin aylık harcamasının, gelirinin 8 katı olduğu yazıyordu! Yani Mart 2011'de 100 dolar bütçe geliri toplayan ABD hükümeti, buna karşılık 800 dolar harcama yapmış!

Eee, hani daha karpuz kesecektik, QE1, QE2, ... adıya karşılıksız basılan dolarları dünyayı sarsmadan geri toplayacaktık? Kendi bütçesini denkleştiremezken o karşılıksız dolarları nasıl geri toplayacak? Daha şimdiden günlük harcamalarını dahi finanse etmekten aciz bir hükümet...

Basit düşünelim: bir ülke bütçe açığı veriyorsa bunu nasıl kapatabilir? Ya harcamalarını kısar, ya da vergileri artırır. (Gerçi ABD son yıllarda üçüncü bir yöntemi "keşfetmiş" durumda: karşılıksız para basmak! Ama bu yöntemi tarih boyunca uygulayanların akıbeti tarih kitaplarında malumdur! Sadece Voltaire'in bu konudaki sözünü hatırlatayım: kağıt paranın değeri er ya da geç gerçek (intrinsic) değerine ulaşır, yani sıfıra! Bunu ben değil, Voltaire söylemiş, taa 3 asır önce. Mehmet Akif de yaklaşık bir asır önce; hiç ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi? diye sormuş.

Geriye dönelim. Meycut hastalığı tedavi için iki yöntem var dedik. 1- ABD gibi bir fil harcamalarını kısabilir mi? Yani para bitti diyerek başta Irak'tan, Afganistan'dan olmak üzere tüm dünyadaki jandarmalığından vazgeçebilir mi? Dolayısıyla, harcamalarını kısması zor (fil olmanın bir maliyeti. Pire olsa kısabilirdi!). Hele enflasyon artarken reel anlamda harcamalarını kıssa bile nominal anlamda kısması zor. O zaman hangi yöntem kalıyor? 2- Vergileri artırmak. Ama yukarıda belirttik durumu. ABD vatandaşlarından 500 bin dolardan fazla yılık geliri olanların hepsinin gelirlerinin tamamı ellerinden alınsa bile ABD'nin bütçe açığı kapatılamıyormuş! Zaten şu an ikisi de yapılmıyor, ve (iki yüz küsur sene sonra) John Law'ın yolundan gidilerek, karşılıksız para basılıyor. Tüpün dışına çıkarılan diş macununun tekrar tüpe sokulmasının kolay olamayacağı düşünülmeden!

Bahsedilen açık ve hızla büyüyen borç yükü o kadar dev rakamlar ki, dünyanın yüzeyinin tamamını dolar ile kaplayabilir! Dolayısıyla böyle bir ortamda bırakın negatife çevrilmeyi, AAA ratinge hala sahip olabilmek bile rating firmalarının basiretsizliğinin göstergesidir.

S&P %33 ihtimal vermiş downgrade için. El-Erian %50 ihtimal vermiş. Ben %100 diyorum. Şu an yapılan sadece vadeyi uzatmak, mukadderatı geciktirmeye çalışmaktan ibarettir. Ama kadere faydası yoktur! Sadece o arada birileri topu başkalarının kucağına bırakacak zaman kazanır ve asıl sorumlular kendilerini kurtarmaya çalışırken dünyanın ödeyeceği maliyeti büyütürler. Biz de seyrederiz! Acıyla...

1 Mart 2011 Salı

Roubini: "STAGFLASYON riski Ortadoğu'daki Karışıklıklardan Kaynaklanıyor"

Bir önceki yazıda, Muhammed el-Erian'ın benzer bir görüşünü özetlemiştim. Sonradan dikkat ettim ki, Nuri el Rubini de benzer şeyleri söylemiş!

Roubini, bunun nedenini, dünyanın mevcut petrol rezervlerinin üçte ikisinin ve doğalgaz rezervlerinin yaklaşık yarısının Ortadoğu'da olmasına bağlamış. Bu nedenle, bölgedeki jeo-politik riskler petrol fiyatlarında artışa neden oluyor ve bunun da global sonuçları olacak
demiş.

Geçmişteki beş global resesyonun üçü Ortadoğu'daki jeo-politik şokların petrol fiyatlarını artmasından kaynaklanmış! Diğer iki resesyonda da petrol fiyatları etkilenmiş.

Özetle, Ortadoğu ne zaman karışsa petrol fiyatları artıyor, petrol fiyatları artınca da dünyada dengeler bozuluyor demiş Roubini. Haklı. Ama bir önceki yazıdaki soruyu tekrar etmeye engel değil: ABD o kadar karşılıksız dolar basmasa, petrol fiyatları bu kadar kolay ve bu kadar çok artar mıydı? Öyleyse, yumurta hangis, tavuk hangisi?

Roubini'nin FT'deki yazısı şurada:

Stagflationary risks from the Arab street
By Nouriel Roubini
Published: February 1 2011 14:47 Last updated: February 1 2011 14:47

Aslında Roubini daha ortada Ortadoğu olayları yokken bile, "stagflasyon"dan daha ağır kavramlar telaffuz etmiş. Mesela, Ocak 2008'de kendi bloguna yazdığı bri yazıda, "Stagflasyonu boşver, STAG-DEFLASYON daha korkutucu" diye yazmış! Benim "Hiper-stagflasyon" kavramıyla ifade etmeye çalıştığım şeyi, stag-deflasyon şeklinde ifade etmiş. Tabi ki ben kendi kavramımı savnuyorum! Zira önümüzde fiyatların düşük kalacağı ve düşmeye devam edeceği bi ortam gittikçe zorlaşıyor. Ziya fiyatlar artarken deflasyondan bahsetmek kolay olmayacak. Bunu ileride ayrıca tartışırız, unutmazsam!

El-Erian: "Libya Krizi Stagflasyonist rüzgar yaratacak"

Çok-kültürlü geçmişi nedeniyle (Bkz. klasik önyargımız!) analizlerine itibar ettiğimiz kişilerden biri olan PIMCO'dan Muhammed El-Erian, geçen hafta Libya krizi hakkında Bloomberg'e yorum yapmış. El-Erian özetle, Libya krizinin global ekonomi için "stagflasyonist dalgalar" yaratacağını söylemiş.

Öncelikle, nedense hala kimsenin aklına gelemeyen STAGFLASYON kelimesini telaffuz edebilmesinden dolayı takdir etmek gerekir. Ama gerekçelerin önem sıralaması tartışılabilir.

El-Erian'a göre bunun nedenleri arasında, Libya'nın Afrika'da en büyük petrol rezervlerine sahip ülke olması nedeniyle, etkisinin Tunus ya da Mısır'dan daha fazla olacağı görüşü var. Çünkü Batılı ülkeler, kendi ihraç ettikleri mallara Ortadoğu ülkelerinden daha az talep gelince işsizlik ve yüksek enflasyon ile yüzyüze gelecekler demiş. Yüksek petrol fiyatları nedeniyle daha yüksek enflasyon ve daha düşük büyüme oranları görülecek.

Tespitlerde sorun yok. El-Erian'a saygımız da büyük. Ama merakım şu: Başta ABD olmak üzere "Batı"lı ülkeler o kadar karşılıksız para basarken, Libya krizi olmasa da o sonuçlar zaten er geç yaşanmayacak mı? böyle bir global manzarada topu Kaddafi'ye atmak ne kadar hakkaniyetli? Onun yaptığı, sadece uzatmaları oynayan global algı manipülasyonunun daha fazala devam ettirilmesini englemmekten ibaret! Mızrak'ı çuvala sığdırmaya çalışanların işini zorlaştırmaktan ibaret. Ama bugün delmezse de, yarın delecek zaten o çuvalı!

Müstakbel Global Stagflasyonu (Kısaca MGS) Kaddafi'ye bağlamak, tarımsal ürün fiyatlarındaki artışı Rusya'daki kuraklığa bağlamak ile aynı şeydir. Tamam, onun da etkisi olabilir. Ama yegane, hatta önemli faktör dahi değildir. Zira, diyelim ki gıda fiyatlarındaki artış Rusya'da geçen yıl olan kuraklıktan oldu. Ama Rusya'da üretimi düşen sadece buğday gibi tahıllar. Rusya'da üretilmeyen ürünlerin (mesela portakal suyu!) fiyatlarındaki artışı neye bağlayacaksınız? Keza, Libya kriz yüzünden petrol fiyatları artmışsa, altın-gümüşteki artışı neye bağlayacaksınız?

Hani, Birinci Dünya Savaşı'nın müsebbibi olarak bizim tarih kitaplarında "Avusturya-Macaristan Veliahtı'nın Sayabosna'da bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi" gösterilir ya, Rusya'daki kuraklık ya da Libya'daki karışıklık da o misal. Sanki 1914'de o suikasttan önce her şey güllük gülistanlık da, sadece o suikast yüzünden koca dünya savaşı çıktı! Bakalım önümüzdeki global ekonomik savaş hakkında, meselesinin özüne değinmeyen, daha hangi mazeretler dillendirilecek?

Kafa karışıklığana gerek yok. Asıl sorun Dolardadır. Karşılıksız Dolarların basılıp basılıp, ortalığa saçılmasıdır. Diğer her şey karşılıksız dolarların yarattığı sorunun yansıması, onun bir türevidir. Nokta!

18 Şubat 2011 Cuma

"Çin Altın Standardı" mı geliyor?

Kaynak: TheStreet.com

Benim GATA web sitesinde okuduğum haber, TheeStreet.com'da yayınlanmış yukarıdaki videoya dayanıyor.

TheStreet.com haberine göre, Çin'in amacı, Yuan'ı destekleyecek kadar altın stoku biriktirip sonra da Yuan'ı dünyanın yeni rezerv para birimi yapmakmış.

Her ne kadar Batı'lıların hafsalası henüz almasa da, olur mu olur. Zira Çin'in kendi milli parasını dünya ticaretinde daha hakim kılma çabaları yıllardan beri gözlemleniyor. Belki de ABD'nin dünyanın rezerv para birimine sahip olmayı bu derece istismar etmeleri hırslandırıyordur. Mevcut "hakim"ler, "Yuan daha convertible bile değil" diye küçümseyedursunlar, yakında konvertibl paraların düştüğü durumu hep birlikte göreceğiz, malesef! Kaldı ki, herkesin aynı süreci aynı hızda geçirmesi de şart değil ki! Çin para birimi yarın konvertible olur, ertesi gün de dünyanın yeni rezerv para birimi oluverir!

Barış Manço'nun "Müsaadenizle çocuklar" adlı bir şarkısı vardı, orada "karamürsel sepeti"nden bahseder ve "Patlamaz oldu tüfekler" der. Pek severim.

Özleyenler için linki şurada.

Barış Manço - Müsadenizle Çocuklar [www.turkcerock.net]

Video: "Doların öldüğü Gün"


Kaynak: NIA

Amerikan "Milli Enflasyon Birliği" (NIA), önümüzdeki dönemde finans piyaslarında belirsiz bir tarihte ancak kaçınılmaz bir şekilde yaşayacağımız kırılmayı sahneleyen bir video yayınlamış. Beklenen "kırılma tarihi" olarak filmde 19 Aralık 2012 kullanılmış.

Bakalım o tarihten önce mi olacak, yoksa sonra mı?

7 Şubat 2011 Pazartesi

"İkinci Dip" mi "Yeni Dip" mi? Global manzaranın özeti



Yukarıda kapağını gördüğünüz kitap 2011 Ocak ayında yayınlandı, henüz çok taze. Kitap esasında, İMKB'nin geçtiğimiz 25 yılına damgasını vurmuş kişilerden seçilmiş 25 kişiyle yapılan röportajları içeriyor. Daha bu kitaptan haberdar olduğum zaman, çok önemli bir kitap olduğunu düşünmüştüm. Ama kitabı edinip satır satır okuduktan sonra, başlangıçta tahmin ettiğimden de faydalı bir eser olduğuna kani oldum.

"Borsacıların anılarının derlendiği bir kitabın bu blog konusuyla alakası ne?" diye düşünenler olabilir. Kitabın tamamını okumadan önce, ben de öyle düşünürdüm. Ama kitapta anılarına yer verilen kişilerden özellikle tecrübeli fon yönetici Feyyaz ÖNCEL'in anı ve açıklamalarının yer aldığı bölümü okuduktan sonra, kitabın bu blogda anlatmaya çalıştığım şeyler bakımından da çok önemli olduğunu anladım.

Feyyaz ÖNCEL, kitabın 491-520 sayfaları arasındaki açıklamalarında global finansal sistemin mevcut durumuna ilişkin çok önemli tespitlerde bulunmuş. Özetle;

* 2007'de başlayan ve hala devam eden krizin, daha önce yaşadığımız herhangi bir krizle karşılıştılamaz olduğunu, çok büyük ihtimalle dünya finansal piyasalarının da daha önce yaşadığı bir deneyim olmadığını,

* Piyasalardeaki büyük yıkıma karşı hükümetler ve MB'larının bazı alışılmadık önlemler aldığını ancak bu olağanüstü önlemlerin doğuracağı sonuçları tam olarak öngöremediğini,

* Dünyadaki mevcut sistemin sürüdürülebilir olduğunu düşünmediğini, insanların "ikinci bir dip" beklediğini ancak kendisinin (ikinci dibin daha da derinde oluşacağı) "yeni bir dip" beklediğini,

* Mevcut yapının model olarak sürdürülemez olduğunu, mesela ABD'de 1980 yılından başlayıp giderek artan bir şekilde ekonomik büyümeyi sağlayan modelin sürüdürülebilir olduğunu düşünmediğini, insanların servetini artırıp, servetin artan kısmının kredilendirilerek tüketimi artırmayı hedefleyen bir büyüme modelinin devam ettirilemeyeceği, o balon patladığı zaman işlerin yürütülemeyeceğini ve o boyuttaki bir balondan sonra yeni bir balon yaratmanın kolay olmayacağı,

* Çok ciddi ve devam ettrilmesi imkansız bir borç krizi olduğu, dünyadakli temel problemlerden bir tanesinin, finansal piyasaların reel ekonomiye göre çok fazla büyümesi sonucu oluşan "sermaye fazlası" olduğu, bu problemin çözülebilmesi için bir kısım sermayenin imha olması gerektiği, bunun içerisinde üretim araçlarının da bulunduğu, çok büyük bir kapasite fazlası olduğu ,

* Kar marjlarının çok düştüğü, sermayenin para kazanma oranının belirgin bir biçimde azaldığı, bu ortamda ekonomilerin sağlıklı bir şekilde kendilerini büyütme imkanlarıın kalmadığı, o nedenle tüm ülkelerin kısıtlı talepten daha fazal pay almak için çabaladığı, bunun yollarının rekabetçi devalüasyon ve kur savaşlarına kadar gittiği,

* Borçların parasallaştırıldığı, büyük bir sermaye kaybı olmadan sistemin yeniden sağlığına kavuşturulmsının mümkün olmadığı, bu sermaye kaybının da kısmen olduğu, ancak henüz muhasebeleştirilmediği ve borsalarda henüz fiyatlandırılmadığı,

* Dünyada varlık fiyatlarının düşeceği ve o varlık fiyatlarına dayalı sermayenin yok olacağı, geri kalan talebin geri kalan sermayeye para kazandırır duruma geleceği ve sistemin tekrar sağlıklı çalışır duruma gelebileceği, ama bunun için kapitalist ahlak gereği kötü olanların batması gerektiği,

* Ancak bugün kötü olanların batmasına izin verilmediği, çünkü kötü olanların sistemik risk doğurduğu, finansal sistemin özellikle de bankaların dünyayı kendilerinin batması ve sistemin çökmesi tehdidi ile rehin almış oldukları, sistemin de onları zorla ayakta tutmaya çalıştığı, gerçekte ise onların zaten batmış durumda, yani hayalet banka oldukları, bazı muhasebe oyunları ile örtemeye çalıştıkları çok büyük zararların üzerinde oturdukları,

* Dünyadaki büyük sorunlardan diğer bir tanesinin de denetimsiz türev piyasalar olduğu, dünyadaki türev işlemlerin ne kadar büyük olduğunu kimsenin bilmediğini,

* 2010 yılında ekonomilerin canlandırma (stimulus) programıyla büyüdüğü ancak bunun devam ettirilemeyeceği, çünkü devletlerin borcunun arttığı, ancak insanların gelirlerinde bir artış olmadığı, işsizliğin çok yüksek olduğu ancak kapasite fazlası olduğu için de düşemediği, ... servet artışından kaynaklanan bir büyüme ile karşı karşıya olmadığımızı, bunun sürdürülebilir olmadığını,

* Profesyonellerin bile çok ciddi hatalar yaptığı bir dönemde olduğumuzu, daha önce kimsenin olmadığı sularda dolaştığımızı, 2007 yılında başlayanve halen devam eden sürecin daha ne kadar devam edeceğini kestiremediğini ancak bu mücadelede hükümetler MB'larının elindeki enstrümanların giderek azaldığı, olağanüstü enstrümanların bile etkisinin azaldığını, bir müddet içinde piyasanın bunu fark edeceğini ve fark ettiği zaman da fiyatlayacağını, bu sürecin tetikleycisinin ne olacağını yani "siyah kuğu"nun ne olduğunu bilmediğini..."

söylemiş.

Buraya aldığım kısmın altına aynen ben de imzamı atarım. Bu blogda iki yıldır tam da onu anlatmaya çalışıyorum. Söylemeye çalıştığım şu: global manzara bu iken, o ortamın tekrarını engelleyecek global para sisteminin kurulması için kafa yormaya başlamanın vaktidir!

Bence sadece bahsettiğim sayfalarda anlatılanlar için bile alınmalı bu kitap.

QE'de karşılıksız paranın kaydi yaratılmasının faydası: çevre temizliği!


Önceki mesajda, ABD'nin "QE1, QE2" adıyla yarattığı ve görünen o ki önümüzdeki dönemde QE3, QE4, QE5 ... şeklinde yaratmaya devam edeceği karşılıksız dolarların kaydi olarak yaratılmasının sakıncasından bahsetmiştim. Ama objektiflik gereği, bu karşılıksız paranın kağıda basmak yerine kaydi şekilde yaratılmasının faydasından da bahsetmek gerekir!
Macaristan hiper-enflasyonu döneminde çekilmiş olan yukarıdaki fotoğrafta görüldüğü üzere, kağıt para denilen şey haddinden fazla olduğu zaman, çevre kirliliği yaratıyor! Kimse yere dökülen o kağıt paraları dönüp toplamıyor bile! İş yine çöpçülere düşüyor. Zavallı çöpçüler, o dönemde zaten geçinme sıkıntısı çekerken bir de fazla mesai yapıyorlar, yere dökülen o kağıt paraları temizlemek için.
Ama çok şükür, günümüzde ABD'nin bastığı ve büyük bir gururla daha fazlasını yaratmaya devam edeceğini her fırsatta açıkladığı karşılıksız dolarlar nedeniyle 201x'lu yıllarda yaşanacak hiper-stagflasyon döneminde bu tür kirli ortamlar fazla oluşmayacak! Zira, teknoloji sayesinde artık karşılıksız dolarlar kağıda bile basmaya gerek kalmadan, elektronik ortamda yaratılabiliyor! Böylece, hem binlerce ağaç kağıt üretmek için kesilmemiş oluyor, hem mürekkep gibi doğaya zararlı kimyasallar kullanılmıyor, hem de yere atılan işe yaramaz paralarla çevre kirliği yaratıp çöpçüleri uğraştırmıyor olacak! Özetle, teknolojinin bir faydası daha yaşanmış oluyor!
Ayrıca aklıma gelmişken, 1922 yılının Haziran ayında, maaşlarının düşüklüğünden şikayet eden Alman MB banknot matbaası çalışanları para basmayı durdurunca, ülkede mini bir kriz çıkmış. Çünkü maaş ödeme günü maaşların ödenememesi tehlikesi doğmuş! Allahtan dönemin MB başkanının grev kırıcı işçileri banknot matbaasında çalıştırması sayesinde, Alman Merkez Bankasının banknot matbaaları fazla mesai yaparak maaş ödeme gününe kağıt paraları yetiştirmiş de, millet maaşını alabilmiş. Her ne kadar o para ceplerine girene kadar fiyatlar çoktan artmış olsa da, maaş bekleyen Alman işçileri bir anlık teselli bulmuşlar.
Zaten o dönemde Alman kağıt paralarında;
* birkaç renkli baskı yapmak,
* kağıtların iki yüzüne birden baskı yapmak,
* kağıt parada kopye edilmesini zorlaştırıcı filigranlı kağıt kullanmak ve
* banknotlara müteselsil seri numarası vermek,
gibi baskıda zaman kaybettirici ve maliyet yaratıcı (dolayısıyla senyoraj geliriniazaltıcı!) uygulamalarından da vazgeçilerek, büyük ölçüde maliyet ve zaman tasarrufu da sağlanmış!
Ancak o dönemde Alman MB'nın uyguladığı bu "teknolojik yenilikler" kapsamında, banknotlar daha önce basılan kalın filigranlı kağıtlar yerine daha ince saman kağıtlara basılmaya kalkılınca, işçiler ve halk bu değişikliklere uyum sağlasa da banknot matbaasının makineleri uyum sağlayamamış ve "para üretimi" bir süre gecikmiş!
Zaten, o dönemde basılan kağıt parların ülke geneline dağıtılması da yeterince hızlı olmuyormuş! Yani banknot matbaasında basılan paraların ülke genelinde dağıtımı sırasında harcanan zamana bile tahammülü yokmuş fiyatların! Kaldı ki Alman MB Banknot Matbaası tam mesai yapsa bile, bi türlü yetişemiyormuş para basmaya. Kağıt para kupürleri (1 milyon mark, 50 milyon mark, 100 milyon mark, derken 100 milyar mark, 500 milyar mark ... şeklinde) sürekli büyütülse bile yetişemeyince, sonunda Alman MB, ülke genelinde yerel yönetim ve "ihtiyaç duyan kurumları" kendi kağıt paralarını basma konusunda serbest bırakmış! Yeter ki o kağıt paraları kabul etmeye razı birilerini bulsunlar! Alman MB dışında kurumlarca basılan bu paralara "notgeld" (Acil Durum Parası) demişler ki koleksiyoncular için en renkli örnekler bunlardır!
Günümüzde olduğu gibi karşılıksız para kaydi şekilde yaratılabilseydi, Alman MB başkanının grev yapma tehlikesi bulunan işçilerle uğraşmasına ve ayrıca yukarıda özetlenen sakıncaların hiçbirinin yaşanmasına gerek kalmazdı. Bernanke kendini şanslı hissetmeli! Bugün FED'in banknot matbaası işçileri grev yaptığı için para basamama gibi bir sorunu yok! Ya da yaratılan karşılıksız dolarları tüm dünyaya fiziki olarak dağıtmaya çalışmak gibi bir nakliye problemi de yaşamıyor. Elektronik olarak bilgisayar tuşlarına basılarak karşılıksız dolarlar anında yaratılıp, ekonomi için "çok iyi işler yapan" Amerikan bankalarına hemen transfer edilebiliyor! Düşünsenize, en son basılan 600 milyar doları 100'er dolarlık banknotlar halinde basmaya kalksalardı ne kadar uzun zaman alırdı! Hele bunu tüm dünyaya fiziki olarak dağıtmak zorunda kalsalardı? Mazallah, dağıtım sırasında hırsızlar bir kısmını çalabilirdi bile!
Özetle, teknoloji güzel şey! Kimsenin ruhu duymadan, taş atıp kolu yorulmadan trilyonlarca dolar yaratılabiliyor.

4 Şubat 2011 Cuma

Gümüşün para olarak kullanıma sokulması önerisi



Yukarıda posterini eklediğim "Sağlam Para Konferansı", 27 Ocak 2011 tarihinde Londra'da bir varlık yönetim şirketinin sponsorluğunda düzenlenmiş. Orada yapılan konuşmların sunum ve videoları web sitesinde var.
Sağlam Para Konferansında yapılan sunumlardan birinin konusu, gümüşün para olarak kullanıma sokulmasına ilişkinmiş. Bir Meksika'lı yapmış sunumu! (Bu vesileyle, Meksika'da gümüşün tekrar para olarak paralel kullanıma sokulması için sivil toplum hareketi olduğunu öğrenmiş olduk.)
Biraz uzunca olan gümüş para sunumu (51 dk) oldukça ilginç. Meksika'da 1945 yılına kadar gümüş paralar tedavüldeymiş. Ancak 1920'de 24 gram olan gümüş peso, önce 18 grama, sonra 12 grama indirilmiş ve 1945'de kaldırılmış. Tümüyle "modern"leştirilerek itibari paraya geçmişler!
Eski ama sağlam paraya tekrar geçilebileceğini savunuyor. Ön şart, gümüş paraya ağırlığı dışında isim ve birim verilmemesi! "Bir ons", "yarım ons", çeyrek ons", onda-bir ons" gibi isimler olabilir. Ama başka bir isim verildiğinde, hükümete o parayı sulandırmak için fırsat verilmiş deniyor. Mantıklı. (Bkz. aynı para biriminin içindeki gümüş miktarının yavaş yavaş azaltılması sendromu. Türkiye, hattaİngiltere dahil tüm ülkeler geçmişte yaptılar netekim!) Ayrıca bu gümüş paraları merkez bankası değil, hazine kendisi basmalı diyor.

Kağıt paranın asla vazgeçilmez ve rakipsiz olduğunu düşünenlere...

3 Şubat 2011 Perşembe

Davostakiler: Dolar gücünü kaybediyor; Jim Rickards: Birden fazla rezerv para olabilir.

Belki de "daha da gitmediğimiz" için Davos toplantılarında konuşulanlar bizim medyada bu sene yeterince yer almadı ama alternatif medyadaki haberlere göre, Davos'ta en çok konuşulan konuların başında "ne olacak bu doların hali?" geliyormuş.

Mesela, GATA'nın aktardığı Reuters haberine göre, "Davos'taki politika yapıcılar", "doların rezerv para birimi olarak cazibesini yitirmekte olduğunu" söylemişler. Haberin spotu şöyle:

(Reuters) - The U.S. dollar's role as a reserve currency will diminish in the coming years as Asian economies like China grow and countries seek to diversify their monetary holdings, policymakers said on Friday .


Diğer taraftan, KingWorldNews'e beyanat veren Jim Rickards, dünyanın yeni finansal mimarisinde "birden fazla reserv para birimi olabilir" demiş. Ayrıca, Çin'in dünyanın yeni süper gücü olmak için altın biriktirmesinden bahsetmiş.

Altın demişken, bugün okuduğum bir FT haberine göre, Çin'in altın ithalatı geçen yıla göre iki kattan fazla artmış ve Çin, şimdiye kadar bir numaralı altın ithalatçısı olan Hindistan'ı geçmiş!

Bu altın talebinin bir kısmı da Çin'li ailelerin geleneksel yılbaşında birbirine eskiden kırmızı zarf içinde nakit olarak verdikleri yılbaşı hediyelerini artık altın olarak vermelerinden kaynaklanıyormuş! Londra'daki altın tacirleri, Çin'den son aylarda gelen altın talebinden şaşkınmış. Üç ayda 200 ton altın ithal etmiş Çin!

Şubat ayına denk gelen Çin'in geleneksel yeni yıl kutlamalarında, Çin ve Japonya gibi bazı Uzakdoğu ülkelerinde aile bireyleri ve dostlar birbirine kırmızı zarflar içinde nakit para verirler. Batı'nın christmasta birbirine lüzumlu- lüzumsuz hediyeler vermesinden çok daha anlamlı gelmiştir bu yöntem bana. Ancak artık Çin'de yılbaşında nakit hediye verme geleneği de değişiyormuş. Zira habere göre, Çin'de de "cash is trash" anlayışı yerleşmeye başladığından, hediye olarak nakit değil, fiziki altın verliyormuş.

Hayırlı olsun!

1 Şubat 2011 Salı

INET Bretton Woods Conference

George Soros tarafından 2009 yılında kurulan Institute for New Economic Thinkinging (INET), 8-11 Nisan 2011 tarihleri arasında, Bretton Woods (BW) görüşmelerinin yapıldığı Mount Washington Otelinde bir konferans düzenlemiş!

BW sisteminin tartışılması için anlamlı bir mekan. Ancak ilk değil. Tek Dünya Parası Birliği 2004 ylından beri her yıl aynı otelde bri Tek Para Konferansı düzenlemeyi planlıyor. Mevcut sistemin tartışılması için anlamlı bir mekan ve anlamlı bir konu.

Konferans hakkında bilgi şurada:

Bretton Woods Conference
CRISIS and RENEWAL: International Political Economy at the Crossroads.

31 Ocak 2011 Pazartesi

Çin'li Gao: "kağıt para, üzerine yazıldığı kağıt kadar bile para etmiyor!"

Geçtiğimiz haftasonu yapılan ve bugün sona eren Davos'taki meşhur Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında HSBC'nin düzenlediği bir oturumda konuşan Çin Yatırım İdaresi (Yani Çin'in 300 milyar dolarlık milli yatırım fonu) Başkan Yardımcısı Gao Xiking, MB'larının "QE" kılıfıyla karşılıksız para basmaları yüzünden kağıt paraların değer kaybettiğini söylemiş ve aynen;


"You know money is gradually becoming not worth the paper it's printed on,"

demiş! Daha da ilginci, Gao aynı konuşmasında,

“We’ve started collecting Zimbabwe notes,”
da demiş! Zimbabwe'de enflasyon oranı 2009 yılında % 500 milyar idi! Demek ki Çinli'ler için Zinmbabwe parası dolardan daha değerli hale gelmiş!

Düşünmek lazım!..

"Bir milleti yıkmak istiyorsan, parasını tahrip et"



Başlıktaki sözü Adam Fergusson söylemiş.

Bugün tesadüfen dikkatimi çeken "When Money Dies" başlıklı kitap, bugün işimi gücümü bırakıp tam günümü bu kitaba ayırmama neden oldu. 1975'de basılmış olan bu kitap, baskısı tükenince amazon.com'da antika fiyatı 1317 doları geçmiş! Warren Buffet'in gündeme getirmesinden sonra 2010 yılında bu kitabın yeni baskısı yapılmış. Ama 2010 baskısı da hemen tükenmiş! Yeni baskısı Google kitaplarında sınırlı olarak var.

Ancak internette tam metin olarak çeşitli sitelerde mevcut. Mesela şurada ücretsiz tam metin var. Ayrıca openlibarary.org'da da mises.org'a link var. Bazı bloglarda da kitabın tam metin adreslerine link var. Bilenler için library.nu sitesinde de bu kitap mevcut.

Başlıktaki söz, kitabın yazarına ait ve kitabın giriş bölümünün sonunda söylenmiş. Aynen şöyle:


"It goes far to prove the revolutionary axiom that if ypu wish to destroy a nation you must corrupt its currency. Thus must sound money be the first bastion of a society's defence."

Kitapta enteresan bilgiler mevcut. Mesela, Almanya'da 1 adet yumurtanın fiyatı, 1918 yılından 1923 yılına kadar 500,000,000,000 (beşyüzmilyar) kat yükselmiş! 1 bdolar 4.2 mark ederken, birkaç yıl içinde 4.2 trilyon marka eşit olmuş! Yani paranın deval oranı yumurtanın da iki katı, tam 1 trilyon kat! Hiperenflasyon döneminde hırsızlar para dolu bi çanta çaldıkları zaman paraları boşaltıp çantayı götürürlermiş!

Kitabı okurken şunu düşündüm: karşılıksız para basarak finanse ettikleri savaşları kazanacaklarını sananlar, asıl savaşı evde kaybetmesinler? Aynen tarihte olduğu gibi!

26 Ocak 2011 Çarşamba

Kilogram için kalıcı bir ölçü birimi aranıyormuş!

Geçen gün bizim gazetelerde okuduğum bir habere göre, kilogram için kalıcı bir ölçü birimi aranıyormuş! (örneğin Bkz. “Kilogram”a kalıcı ölçü aranıyor. veya bkz. Kilograma rakip aranıyor )

Habere göre, 1879 yılında Londra'da kilogramın ağırlığı için %90 platin ve %10 iridyum üzerinden belirlenmiş.

"Ancak yüz yılı aşkın ölçümler, kilogramın ağırlığının azaldığını gösteriyor. Hesaplara göre, silindirin kütlesi 0,4 mm çapındaki bir kum taneciği kadar
değişti."

İşte bu nedenle şimdi hiç değişmeyecek bir öçlü birimi tespit edebilmek için Londra'da Royal Society, toplanarak yeni hiç değişmeyen ağırlık ölçü birimini belirleyecekmiş. 2015 ylından itibaren yeni ağırlık ölçüsü devreye girebilirmiş.

Bilim adamları kilonun eskisi kadar ağırlık ifade etmemesinden korkuyormuş:

Scientists fear kilograms don't weigh as much as they used to
By Steve Connor, Science Editor

"Tek para ile ne alaka?" derseniz, cevaım şu: ağırlık ölçü biriminin ifade ettiği değerin 100 küsur senede "bir kum taneciği" kadar değişmesi bile sorun olurken, değer ölçü biriminin standart olmaması bir tarafa, ölçtüğü miktarın her Allahın günü, hatta her Allahın saniyesi bile değişebilmesi, sürdürülebilir bir şey olabilir mi?

Ümidimiz, Royal Society veya başka uluslararsı itibarı olan bir kurumun, değer ölçü biriminin sabitlebnmesi için de toplanması ve bu konudaki uluslararası standart eksikliğinin sakıncalarının daha çok tartışılması.

17 Ocak 2011 Pazartesi

TEB de Yuan ile işlem yapmaya başlamış!

Bir önceki yazıda HSBC'nin TRde yuan işlemlerine başladığından bahsetmiştim.

Bugün gördüğüm bir habere göre TEB de başlamış! Haber şu:

"TEB, Yuan ile işlem yapmaya başladı"

Habereki bilgiye göre:

"Hong Kong merkezli Bank of China (Hong Kong) Limited ile bir anlaşma gerçekleştiren TEB, müşterilerine Çin ile yaptıkları ticarette Yuan olarak havale gönderme ve alma imkanı sunuyor. TEB ayrıca Yuan cinsinden gerçekleştirilecek dış ticaret işlemlerine de aracılık ederek, yurtdışı ile ticaret yapan firmalara kolaylık sağlıyor ve Çin ile ticareti olan müşterilerine Dış Ticaret Merkezleri aracılığıyla da destek veriyor."
Hayırlı olsun! Bunların uluslararası ekonomi açısından ne kadar önemli adımlar olduğu, bi kaç yıl sonra anlaşılır..

14 Ocak 2011 Cuma

"HSBC Renminbi işlemlerine başlıyor"

Tek parayla doğrudan ya da dolaylı alakalı haberleri not düşme gibi bir niyetim var güya ama tembellikten hep atlıyorum. iki gün önce rastladığım bi haberin başlığı da başklıktaki cümleydi.

11 Ocak 2011 tarihli habere göre, HSBC 17 pazarda Çin para birimi ile işlemlere başlamış. 33 ülkede yuan hesabı açılabiliyormuş ve Çin ile iş yapan Türk firmalarının hayatını kolaylaştırmak için TR'de de başlayacakmış. habere göre;



Yeni uygulamanın hayata geçmesi ile HSBC Türkiye müşterileri artık yuan hesabı açtırıp, ödemelerini yuan olarak yapabilecek veya tahsil edebilecek, Çin ile ticaret işlemlerinde HSBC'nin danışmanlık ve aracılık hizmetlerinden faydalanabilecekler.
Bu haber satır arasında kaynasa da esasen basit bi gelişme değil. Dolara muhtaç olma ihtiyacını azaltacağı için uzun vadede önemli sonuçları olacak. Haberdeki bilgiye göre önümüzdeki 5 yılda Çin'in dıçş ticaret işlem hacmi 2 trilyon doları aşacak ve Çin para birimi en çok kullanılan 3 para biriminden biri olacakmış. "Henüz Çin'in para birimi convertible bile değil" diye küçümseyenler ya da bu gelişmeleri dikkate almayanlar 5-6 sene sonra ne diyecekler bakalım?

Haberdeki bilgiye göre HSBC'nin Çin para birimi ile işlem gerçekleştirdiği 17 pazar ve Yuan hesabı açılabilen 33 ülke şunlarmış:


Yuan işlemi yapılan 17 pazar; Hong Kong, Makau, ASEAN ülkeleri (Filipinler, Tayland, Endonezya, Singapur, Vietnam, Brunei, Malezya)Orta Doğu, İngiltere, Mauritius,Yeni Zelanda, Avustralya, ABD, Brezilya ve Meksika.

Yuan hesabını açılan 33 ülke: Hong Kong, Makau, ASEAN ülkeleri, Japonya, Kore, Yeni Zelanda, Avustralya, Kazakistan, Israil, Ermenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa, İtalya, Turkiye, Polonya, Çekoslovakya, Arjantin, Meksika, Brezilya, Güney Afrika, ABD, Kanada.




HSBC'nin aynı basın bültenine referans veren "Yuan'ın kaderi değişecek" başlıklı başka bir haberde de Çin'in 2050 yılında dünyanın en büyük ekonomisi olacağı ve Çin'in kendi para birimini rezerv para yapmak istediği belirtiliyordu.

Naçizane görüşüm, Çin'in en büyük ekonomi olması 2050'yi bulmayacak, çok daha erken olacak. Henüz kartopu dağdan aşağı doğru yeni yuvarlanmaya başladığı için belli bir momentuma ulaşmadı. Kartopu büyüdükçe momentumu artacak. Büyüklüklerin ve sıralamaların ne kadar hızlı değişebileceğini tahayyül edemiyoruz. şu an manipüle edilerek ertelenen kırılmalar başlayınca, her şeyin ne kadar hızlı tersyüz olduğunu görünce çok kişiyi şaşırtacak. Şu an ABD başta "Batı"nın özellikle hizmetler kesiminin hatalı fiyatlanmasından kaynaklanan büyüklükleri, o parametreler değişince hızla değişecek.

Ama Renminbi'nin rezerv para birimi olması bence daha zor. Hatta Batılılar için Çin parası rezerv olacağına, TDP daha mantıklı olmaz mı?
Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.