31 Ocak 2011 Pazartesi

Zeitgeist - 3 : "Moving Forward" yayınlamış!

Zeitgeist'in önceki iki videosunu bilenler için müjde! Üçüncü videosu da "Moving Forward " (yol almak) adıyla geçen hafta yayınlanmış. Fark edince hemen seyrettim. Türkçe altyazılı olarak da var şurada.

Geçen hafta seyrettiğim Mutluluk İktisadı videosunun hemen ardından birbirine paralel yaklaşım içeren ikinci videoyu izlemek biraz ümit, biraz karamsarlık vericiydi. Ümit verici tarafı, bu işe kafa yoran ve sonuçta aynı şeyi söyleyen değişik kesimlerin bulunduğunu görmek, karamsarlık verici tarafı ise, orada anlatılan olumsuz senaryonun giderek yaklaştığını düşündürmesi!

Bence, 20. yüzyılda formal eğitim almış her standart iktisatçının izlemesi gereken bir video. Özellikle, gelişmişlik ölçüsü olarak GDP'yi anlamlı bir kavram olarak görenlerin... Zira videoda verilen örneklere göre, eğer bir ekonomide örneğin sigara tüketimi (sigara imalat sektörü) ve buna bağlı olarak sağlık harcamaları (kanser hastaları) artarsa, o ekonominin GDP'si diğer her şey sabitken sadece bu iki sektördeki harcamalar nedeniyle bile büyüyeceği için, o toplum daha gelişmiş olur! Ya da hapishanelerde yatan mahkum sayısı artarsa, Wall Street'de hisseleri işlem gören özel hapishanelerin hisselerinin fiyatı yükselir, ekonomi daha iyi durumda olur!

Keza filmde, Osmanlı'nın sanayi devrimini ıskalamasına hayıflananlar için de çok övülen sanayi devrimi ve kapitalizmin geldiği noktada daha sakin olmalarını sağlayacak zımni ipuçları da var. Zira Osmanlı klasik çağının sonlarında (her bakımdan dejenere olmadan önce), biraz da bugün yegane yöntem olarak gördüğümüz o sanayileşmenin yarınını da öngördüğü için itibar etmemişti. Osmanlının iktisadi sistemi, sanayi devrimi sonrası kurulan ve ipin ucunu kaçırmış haline kapitalizm adı verilen mevcut sisteme göre çok daha fazla sürdürülebilir idi. Ama tüfek icat olunca mertlik bozulduğu için kaybedenler, mertler oldu!

Bu videoda en çok hoşuma giden cümle şu:

"Tabiat bir diktatörlüktür (tabiatta demokrasi yoktur!) Ya tabiatın kurallarına uyarsın, ya da sıkıntı çekersin!

Kapitalizm denen model tabiatın kurallarını çiğneyerek bugüne kadar geldi. Korkarım şimdi de faturayı ödeme zamanı geliyor.

Peki Zeitgeist'in TDP ile alakası ne?

Zeitgeist 3'de, "parasal sistem ortadan kaldırılarak suç oranı %95 oranında düşürülebilir" denmiş. Zira suçların %95'i para ile alakalı suçlarmış! Nitekim, paranın olmadığı bir ortamda, tanımı gereği "zimmete geçirme" ya da para hırsızlığı gibi suçlar işlenemez!

Çözüm olarak önerilen ve Kaynak Temelli Ekonomi ("Resource Based Economy", RBE) olarak adlandırılan modelde, bırakın bugünkü çoklu itibari para sistemini, tek para bile yok! Yani RBE, TDP'den bile ileri bir model öneriyor! Onun için, TDP'ye karşı çıkanlar bi kere daha düşünmeli, bir (TDP) sıfırdan iyi olabilir, onlar için bile!

"RBE'de para yok, çünkü ona ihtiyaç yok!"

Düşünmeye değer.

Çin'li Gao: "kağıt para, üzerine yazıldığı kağıt kadar bile para etmiyor!"

Geçtiğimiz haftasonu yapılan ve bugün sona eren Davos'taki meşhur Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında HSBC'nin düzenlediği bir oturumda konuşan Çin Yatırım İdaresi (Yani Çin'in 300 milyar dolarlık milli yatırım fonu) Başkan Yardımcısı Gao Xiking, MB'larının "QE" kılıfıyla karşılıksız para basmaları yüzünden kağıt paraların değer kaybettiğini söylemiş ve aynen;


"You know money is gradually becoming not worth the paper it's printed on,"

demiş! Daha da ilginci, Gao aynı konuşmasında,

“We’ve started collecting Zimbabwe notes,”
da demiş! Zimbabwe'de enflasyon oranı 2009 yılında % 500 milyar idi! Demek ki Çinli'ler için Zinmbabwe parası dolardan daha değerli hale gelmiş!

Düşünmek lazım!..

"Bir milleti yıkmak istiyorsan, parasını tahrip et"



Başlıktaki sözü Adam Fergusson söylemiş.

Bugün tesadüfen dikkatimi çeken "When Money Dies" başlıklı kitap, bugün işimi gücümü bırakıp tam günümü bu kitaba ayırmama neden oldu. 1975'de basılmış olan bu kitap, baskısı tükenince amazon.com'da antika fiyatı 1317 doları geçmiş! Warren Buffet'in gündeme getirmesinden sonra 2010 yılında bu kitabın yeni baskısı yapılmış. Ama 2010 baskısı da hemen tükenmiş! Yeni baskısı Google kitaplarında sınırlı olarak var.

Ancak internette tam metin olarak çeşitli sitelerde mevcut. Mesela şurada ücretsiz tam metin var. Ayrıca openlibarary.org'da da mises.org'a link var. Bazı bloglarda da kitabın tam metin adreslerine link var. Bilenler için library.nu sitesinde de bu kitap mevcut.

Başlıktaki söz, kitabın yazarına ait ve kitabın giriş bölümünün sonunda söylenmiş. Aynen şöyle:


"It goes far to prove the revolutionary axiom that if ypu wish to destroy a nation you must corrupt its currency. Thus must sound money be the first bastion of a society's defence."

Kitapta enteresan bilgiler mevcut. Mesela, Almanya'da 1 adet yumurtanın fiyatı, 1918 yılından 1923 yılına kadar 500,000,000,000 (beşyüzmilyar) kat yükselmiş! 1 bdolar 4.2 mark ederken, birkaç yıl içinde 4.2 trilyon marka eşit olmuş! Yani paranın deval oranı yumurtanın da iki katı, tam 1 trilyon kat! Hiperenflasyon döneminde hırsızlar para dolu bi çanta çaldıkları zaman paraları boşaltıp çantayı götürürlermiş!

Kitabı okurken şunu düşündüm: karşılıksız para basarak finanse ettikleri savaşları kazanacaklarını sananlar, asıl savaşı evde kaybetmesinler? Aynen tarihte olduğu gibi!

26 Ocak 2011 Çarşamba

Kilogram için kalıcı bir ölçü birimi aranıyormuş!

Geçen gün bizim gazetelerde okuduğum bir habere göre, kilogram için kalıcı bir ölçü birimi aranıyormuş! (örneğin Bkz. “Kilogram”a kalıcı ölçü aranıyor. veya bkz. Kilograma rakip aranıyor )

Habere göre, 1879 yılında Londra'da kilogramın ağırlığı için %90 platin ve %10 iridyum üzerinden belirlenmiş.

"Ancak yüz yılı aşkın ölçümler, kilogramın ağırlığının azaldığını gösteriyor. Hesaplara göre, silindirin kütlesi 0,4 mm çapındaki bir kum taneciği kadar
değişti."

İşte bu nedenle şimdi hiç değişmeyecek bir öçlü birimi tespit edebilmek için Londra'da Royal Society, toplanarak yeni hiç değişmeyen ağırlık ölçü birimini belirleyecekmiş. 2015 ylından itibaren yeni ağırlık ölçüsü devreye girebilirmiş.

Bilim adamları kilonun eskisi kadar ağırlık ifade etmemesinden korkuyormuş:

Scientists fear kilograms don't weigh as much as they used to
By Steve Connor, Science Editor

"Tek para ile ne alaka?" derseniz, cevaım şu: ağırlık ölçü biriminin ifade ettiği değerin 100 küsur senede "bir kum taneciği" kadar değişmesi bile sorun olurken, değer ölçü biriminin standart olmaması bir tarafa, ölçtüğü miktarın her Allahın günü, hatta her Allahın saniyesi bile değişebilmesi, sürdürülebilir bir şey olabilir mi?

Ümidimiz, Royal Society veya başka uluslararsı itibarı olan bir kurumun, değer ölçü biriminin sabitlebnmesi için de toplanması ve bu konudaki uluslararası standart eksikliğinin sakıncalarının daha çok tartışılması.

25 Ocak 2011 Salı

"the Economics of Happiness"

Globalleşmeye karşı yerelleşmeyi savunan film enteresan. Özetle, mutluluğun globalleşmede değil, yerelleşmede olduğunu söylüyor. Özellikle globalleşmenin pek bahsedilmeyen 8 sakıncasına vurgu yapıyor. Bunlardan özellikle iki tanesi hoşuma gitti.

No 4: Hatalı fiyatlamalar yüzünden binlerce kilometre uzakta üretilen bir ürün, hemen yanıbaşımızda üretilenden daha pahalı olabiliyor. Bir çok üründe ülkelerin ithal ettiği miktar ile ihraç ettiği miktarlar birbirine yakınmış. Sonuç: fiyatlama hataları yüzünden bir sürü transport ve CO2 emisyonu! Hani bir fıkra var ya, aynı eşeği iddia uğruna alıp alıp sattıktan sonra yine eski sahibinin elinde kalınca, "peki biz bu haltı niye yedik?" diye sorana verilen cevap: "öyle deme, bi sürü işlem hacmi yaptık!" gibi, hatalı fiyatlamalar yüzünden, Dünya üzerindeki ticaretin bir kısmı aynen bu fıkraya uygun!

No 8: Gelişme ölçüsü olarak GDP'nin kullanılması yanlış! Muhasebeleştirme hataları yüzünden fiyatlamalar ve değer ölçüleri de doğruyu yansıtmıyor!

Peki para biriminin globalleşmesini (Tek Parayı) savunan biri, ekonomilerin yerelleşmesini nasıl savunabilir? Cevabım şu: 20. yyın sonunda yanlış şeyler globalleşti! Ama asıl globalleşmesi gereken para birimleri ise yerelleşti! Para biriminin globalleşmesi, ekonomileri yerelleştirecek! Para birimi manipülasyonu yoluyla mukayeseli üstünlük kazanma imkanı kalmayacak. Buna ileride daha çok değineceğim inşallah. Şimdilik daha yakışıklı görünmesi ve daha fazla ciddiye alınması için İngilizcesini belirtmekle yetineyim: "Localization of the economies by globalizing the fiat currencies" güzel başlık olur. İnşallah fazla ertelemeden altını doldurup makale yaparım!



Film yaklaşık 1 saat (1:08:25). Seyretmek için vimeo'ya gitmek gerekiyor. Filmin indirilmesi için gerekli bilgiler şurada:

http://www.theeconomicsofhappiness.org/images/stories/downloads/eoh_press_kit.pdf

Filmin bulunduğu link ise şu:

http://vimeo.com/

email log in: economicsofhappiness@isec.org.uk
password: localization

"Mutluluk İktisadı" (the Economics of Happiness)



İktisatın bir bilim olarak henüz oturmamış bir disiplin olduğunu değişik vesilelerle belirtmişimdir. Özellikle, henüz başında olduğumuz global ekonomik kriz ve "para" kavramının önümüzdeki dönemde geçireceği dönüşüm sonrasında, tüm iktisat kitaplarının yeniden yazılacağını, mevcutların da "iktisat tarihi" kategorisine atılacağını düşünüyorum.

Bu kapsamda, mevcut iktisadi paradigmayı sorgulayan "Mutluluk iktisadı" diye tercüme edilebilecek şu film ve hareket dikkatimi çekti. Buraya da not düşmek istedim.

Get Active - What WE Can Do



17 Ocak 2011 Pazartesi

TEB de Yuan ile işlem yapmaya başlamış!

Bir önceki yazıda HSBC'nin TRde yuan işlemlerine başladığından bahsetmiştim.

Bugün gördüğüm bir habere göre TEB de başlamış! Haber şu:

"TEB, Yuan ile işlem yapmaya başladı"

Habereki bilgiye göre:

"Hong Kong merkezli Bank of China (Hong Kong) Limited ile bir anlaşma gerçekleştiren TEB, müşterilerine Çin ile yaptıkları ticarette Yuan olarak havale gönderme ve alma imkanı sunuyor. TEB ayrıca Yuan cinsinden gerçekleştirilecek dış ticaret işlemlerine de aracılık ederek, yurtdışı ile ticaret yapan firmalara kolaylık sağlıyor ve Çin ile ticareti olan müşterilerine Dış Ticaret Merkezleri aracılığıyla da destek veriyor."
Hayırlı olsun! Bunların uluslararası ekonomi açısından ne kadar önemli adımlar olduğu, bi kaç yıl sonra anlaşılır..

14 Ocak 2011 Cuma

"HSBC Renminbi işlemlerine başlıyor"

Tek parayla doğrudan ya da dolaylı alakalı haberleri not düşme gibi bir niyetim var güya ama tembellikten hep atlıyorum. iki gün önce rastladığım bi haberin başlığı da başklıktaki cümleydi.

11 Ocak 2011 tarihli habere göre, HSBC 17 pazarda Çin para birimi ile işlemlere başlamış. 33 ülkede yuan hesabı açılabiliyormuş ve Çin ile iş yapan Türk firmalarının hayatını kolaylaştırmak için TR'de de başlayacakmış. habere göre;



Yeni uygulamanın hayata geçmesi ile HSBC Türkiye müşterileri artık yuan hesabı açtırıp, ödemelerini yuan olarak yapabilecek veya tahsil edebilecek, Çin ile ticaret işlemlerinde HSBC'nin danışmanlık ve aracılık hizmetlerinden faydalanabilecekler.
Bu haber satır arasında kaynasa da esasen basit bi gelişme değil. Dolara muhtaç olma ihtiyacını azaltacağı için uzun vadede önemli sonuçları olacak. Haberdeki bilgiye göre önümüzdeki 5 yılda Çin'in dıçş ticaret işlem hacmi 2 trilyon doları aşacak ve Çin para birimi en çok kullanılan 3 para biriminden biri olacakmış. "Henüz Çin'in para birimi convertible bile değil" diye küçümseyenler ya da bu gelişmeleri dikkate almayanlar 5-6 sene sonra ne diyecekler bakalım?

Haberdeki bilgiye göre HSBC'nin Çin para birimi ile işlem gerçekleştirdiği 17 pazar ve Yuan hesabı açılabilen 33 ülke şunlarmış:


Yuan işlemi yapılan 17 pazar; Hong Kong, Makau, ASEAN ülkeleri (Filipinler, Tayland, Endonezya, Singapur, Vietnam, Brunei, Malezya)Orta Doğu, İngiltere, Mauritius,Yeni Zelanda, Avustralya, ABD, Brezilya ve Meksika.

Yuan hesabını açılan 33 ülke: Hong Kong, Makau, ASEAN ülkeleri, Japonya, Kore, Yeni Zelanda, Avustralya, Kazakistan, Israil, Ermenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa, İtalya, Turkiye, Polonya, Çekoslovakya, Arjantin, Meksika, Brezilya, Güney Afrika, ABD, Kanada.




HSBC'nin aynı basın bültenine referans veren "Yuan'ın kaderi değişecek" başlıklı başka bir haberde de Çin'in 2050 yılında dünyanın en büyük ekonomisi olacağı ve Çin'in kendi para birimini rezerv para yapmak istediği belirtiliyordu.

Naçizane görüşüm, Çin'in en büyük ekonomi olması 2050'yi bulmayacak, çok daha erken olacak. Henüz kartopu dağdan aşağı doğru yeni yuvarlanmaya başladığı için belli bir momentuma ulaşmadı. Kartopu büyüdükçe momentumu artacak. Büyüklüklerin ve sıralamaların ne kadar hızlı değişebileceğini tahayyül edemiyoruz. şu an manipüle edilerek ertelenen kırılmalar başlayınca, her şeyin ne kadar hızlı tersyüz olduğunu görünce çok kişiyi şaşırtacak. Şu an ABD başta "Batı"nın özellikle hizmetler kesiminin hatalı fiyatlanmasından kaynaklanan büyüklükleri, o parametreler değişince hızla değişecek.

Ama Renminbi'nin rezerv para birimi olması bence daha zor. Hatta Batılılar için Çin parası rezerv olacağına, TDP daha mantıklı olmaz mı?

7 Ocak 2011 Cuma

"FED'in en iyi yaptığı işin para basmak olduğunu bilirdik, şimdi onu bile beceremiyorlar!"

Başlıktaki ifade benim değil, Ali Perşembe'nin.
Her perşembe cnbc-e'de "Perşembe'nin Gelişi" (bir arkadaşın ifadesiyle "perşembenin delisi") programını zevkle izlemeye çalışırım. Dünkü (6 Ocak 2011 Perşembe'nin Gelişi) programında başlıktaki ifadeyi kullandı.

Mesele özetle şu: Geçen sene FED, kağıt paralarının dizaynını değiştireceğini ilan etmişti ve bu kapsamda Şubat 2011'de yeni dizaynlı 100 dolarlık banknotlar tedavüle sürülecekti. Ama Aralık ayı içinde yapılan bir açıklama ile, yeni dizayndan vazgeçilmiş. Nedeni de, yine yapılan açıklamaya göre, yeni banknotlar FED Darphanesinde matbaa makinesine sıkıştığı için hatalı basılmış. Ama hatalı basılan miktar az değil, 1,100,000,000 (1.1 milyar) adet imiş! Şu an tedavüldeki FED banknotlarının değeri 930 milyar dolarmış. Hatalı basılan miktarın değeri ise 110 milyar dolar! Bu hatalı paraların baskı maliyeti de 120 milyon dolar imiş!

Bu kadar büyük miktarda para hatalı basılırken FED matbaasında çalışan 2300 kişiden hiçbiri aylarca bu hatayı farketmemiş mi?

Ali Perşembe bu durumu, "FED artık en iyi yaptığı işi bile beceremiyor!" diye, kendi üslubuyla güzel bağlamış. Ama bence bu durum o kadar basit değil. Yine eski dizayn banknotları "H. Paulson" imzasıyla basmaya devam etmenin başka bir gerekçesi vardır. İleride öğreniriz. Zaten yeni dizayn banknotların tedavüle sürüleceği açıklandığı zaman "eskisiyle yenisi beraber tedavül edecek" diye özellikle vurgulanmıştı. Yani yeniler piyasaya sürülse bile eskiler korunacaktı. Ben de o zaman sormuştum, "peki eskiler duruken tedavüldeki emisyonu nasıl kontrol edecekler?" diye! Öyle ya, eskiler duracaksa, tedavüle yeni sürülen paraların tamamı yeni emisyon anlamına gelmeyecek miydi? Bu durumda, "skeptic" aklıma ilk gelen, piyasaya fazladan sürdükleri dolarların daha kolay ifşa olacak olması geliyor. Eğer eski dizaynı sürmeye devam ederse pek kimse farketmez, ortalıkta ne kadar bol para olduğunu. Gerçi dolar üzerindeki seri numaralarını hesaplamaya kalkanlar istedikten sonra hesaplayabilirler ama kaç kişi yapar ki onu? Kolayca yeni paralar sürülebilir. Dizayn değişse, sürülenlerin yeni olduğu, eskilerin de hala mevcut olduğu daha kolay sırıtırdı!

Ayrıca yine o haberden, 100 doların basım maliyetinin 12 cent olduğunu öğreniyoruz. Daha önce 7 cent idi. Demek ki, para basım maliyetinde de enflasyon var! ABD'nin senyoraj geliri azalıyor! Hala gidecek çok yol var ama er geç o maliyetin senyoraj gelirini sıfırlayacak noktaya kadar ulaşacağına inanmaya devam ediyor bu satırların yazarı. Nitekim ABD madeni paralarında bu durum negatife dönmüş durumda. Yani, ABD bastığı madeni paraların çoğundan zarar ediyor, zira içeriğindeki maden değeri o bozuk paranın değerinden daha yüksek! Yakında "bakır-nickel sağlığa zararlı" deyip plastikten bozuk para basarlarsa şaşırmamak lazım!

6 Ocak 2011 Perşembe

2011 beklentisi: "Paranın ölmeye başladığı yıl"

Sene başlarında o yıla ilişkin öngörülerde bulunmak (ve eğer öngörüler tutmuşsa ya da tutmasa da yeterince cesur bir kişilik ise sene sonunda da o öngörüleri fiili gerçekleşmelerle mukayese etmek) adettendir.

Bu satırların yazarı, o türden vadeli öngörüde bulunacak kadar "kötü iktisatçı" değildir!

(Zira bilmektedir ki, "iyi iktisatçı ya oran vermez, ya da vade vermez. Her ikisini birden veren de iyi iktisatçı olmaz!")

Ama başkalarının öngörülerini okumayı sever. Bunlardan birini az önce okuyunca, buraya da not düşeyim dedim. İktisatçı ve eski bankacı Alasdair Macleod, FinanceAndEconomics.org sitesinde yayınlanan yazısında, "Eğer kağıt para bu yıl ölmezse de, 2011'in, kağıt paranın ölmeye başladığı yıl olacağını" söylemiş.

Yazı şurada:

2011 – The year when money starts to die

Yazarın argümanlarına genel olarak katılmakla birlikte, naçizane görüşüm, bugünlerde oynanan oyun çok-çok-çok büyük olduğu için, kaçınılmaz akıbeti, her ne pahasına olursa olsun, mümkün olduğu kadar geciktirmek için ne gerekiyorsa yapılacaktır. O kapsamda, nasıl 2008'den beri borsaların çökmesi gerektiği halde nasıl milleti ters köşeye yatırmak için inadına yükselttilerse, doların normalde (artık!) çökmesi gereken bu yıl da, bu satırların yazarının yıllardır bahsettiği "korku filmlerindeki yaralı kötü adamın tam da öldüğünün sanıldığı anda birden doğrulup ölmeden önce son pisliğini yaptığı" aforizmasının gerçekleştiği yıl da olabilir. İşte o zaman tarih vermek daha olabilir.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Muzır reklama da çare: Tek Para!

Kaynak: FinansGundem.com
Bir Rus finans dergisinin yukarıdaki reklamı, ahlak kurallarına uygun bulunmadığı için kaldırılmış!
Tek Para olsaydı, böyle "ahlak kurallarına aykırı" reklamlar yapma riski da olmazdı!
Görüldüğü üzere, Tek Para muzır reklama da çare olabilecek, aspirin gibi bir ilaç!
Mutlu yıllar!..
(Teşekkürler Kutlay!)
Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.