22 Haziran 2009 Pazartesi

İkinci Dalga teorisi, Devrilen gökdelenin yanındaki "sağlam" villa!

Son günlerde herkes krizde dibin göründüğü, TCMB başkanının benzetmesinden sonra da tünelin ucunda ışığın göründüğü söylenmeye başladı. Bugün aklıbaşında köşeyazarlarından Fatih ÖZATAY'ın da;

"Küresel krizin bundan sonra nasıl gelişeceğine ilişkin çoğu iktisatçının üzerinde anlaştığı nokta, artık en kötünün geride kaldığı şeklinde."

diye yazdığını görünce, İkinci Dalga Teorisine değinmenin vaktinin geldiğine kani oldum. Zira son zamanlarda doların 150 dolardan 50 doların altına inmesi, emtia fiyatlarının (nedense sadece altın hariç!) düşmesi, borsaların dönemsel coşması ile hemen herkes bahar havasına kapılmış durumda. Doğru, mevsim de bahardı bu dönemde. Ama artık bahar bitiyor ve KAVURUCU sıcaklar geliyor. Daha sonra da DONDURUCU soğuklar gelecek. Baharın bu mevsimsel döngüsünün kalıcı olması mümkün değil!

Hatırlarsanız geçen yıl Güngören'de bir meydanda terör örgütü bomba patlatmıştı. Akşam saatlerinde meydandaki bir çöp kutusuna konulan birinci bomba patlatılınca bizim meraklı halkımız patlayan yere toplanmış, asıl hasar daha güçlü ikinci bomba patlayınca oluşmuş, pekçok vatandaş ölmüş ya da yaralanmıştı. İkinci bombanın hasarının büyük olmasının bir nedeni, ilkine göre daha güçlü olmasıydı ama hasarın büyüklüğünün başka bir nedeni de ilk bombadan sonra tekrar başka bir bombanın daha patlatılabileceği ihtimalini düşünmeyen tedbirsiz kişilerin oraya toplanması idi kuşkusuz. Ümidim odur ki, bugün "artık dibi bulduk" ya da "tünelde ışık göründü" diyenler bunu sadece lafta bırakasınlar, bu düşünceye göre hemen genişletici pozisyonlara girmesinler. Zira bugün "tamam, tünelin ucunda ışık göründü" diye pozisyona girenler, yarın ikinci dalga vurduğunda bombaya (ya da gelen trene) en yakın pozisyonda yakalananlar olacaklardır, korkarım.

Bu noktada basit soru şu: Velev ki tünelin ucunda gün ışığı göründü. Hemen ardından daha uzun başka bir trenin garantisi olabilir mi bu? Ya başka tarafa dönme imkanı olmadan hemen başka bir tünele girmek zorunda kalınırsa, bu tünelde ışık görüldüğü için göbek atmaya değecek kadar sevinmenin alemi var mı? Ne demek istediğimi anlamakiçin İstanbul-Ankara otoyolunun Gebze-İzmit arasındaki tünellerini hatırlamak bile yeterli sanırım. Bir tünelden çıkarken hemen başka bir tünele giriliverir. Bu kadar tünel muhabbeti yapanlar o yoldan geçmemişler midir?
Hatta şu da olabilir. Malum, tüneler tanımı gereği engebeli arazilerde olduğundan, düzlüğü sağlamakiçin tünel çıkışları da genellikle viyadüklerle bağlanmıştır. Ya ışık göründü diye sevindiğimiz tünel çıkışındaki viyadük yeterince sağlam değilse, hatta henüz inşa edilmemişse? Tünelden çıkıyoruz diye seinirken ya uçuruma yuvarlanma riski varsa! O nedenle ışığı gördük diye hızlı yol almamak her halükarda mantıklı görünüyor sanırım.

Neden bu kadar emin ahkam kesiyorum? Bi kaç soruyla cevap vereyim: Tamam "mortgage batığı tünelinden çıkılıyor olabilir (inşallah!) ama ama ya diğer batıklar? Kredi kartları tüneli? türev piyasalar tüneli? hepsinden önemlisi dolar tüneli?

ABD'nin ikili-üçlü açıkları kapandı mı? Dolar basmaktan vazgeçildi mi? Bundan sonra piyasaya ilave dolar sürülmese bile mevcut basılanalr ve taahhüt edilenlerin sterilizasyonu nasıl olacak? ABD için (hyper?) enflasyondan başka yöntem görünüyor mu? Dolar bölgesinde enflasyon olursa dünyanın geri kalanının bundan olumsuz etkilenmemesi mümkün mü?

Son yıllarda sık yaptığım bi benzetme var, yeri gelmişken tekrarlayayım: 99 İzmit depremi sırasında bir arkadaşımın yakınları da vefat etmişti. Üstelik evleri sadece iki katlı ve sağlam olmasına rağmen. Çünkü kendi evlerinin hemen yanındaki çok katlı çürük bir apartman, onların küçük evlerinin üzerine yıkılmış ve kendi evlerinin hiç bir mimari sorunu olmamasına rağmen üzerlerine gelen dev kütlenin altında ezilmişlerdi. Nedense son yıllarda aklıma çok sık gelmeye başladı bu örnek. Yanıbaşımızdaki ABD ekonomisi ve dolar gibi iki "gökdelen" sallanırken, bizim evimizin küçük olması, az katlı olması, sağlam olması bizi kurtarabilir mi? Üstelik dışaçık gibi bir soruna rağmen kredilerin nispi olarak azlığı nedeniyle kerameti kendinden menkul sağlamlık ne kadar kurtarıcı olabilir?
Bütün yazdıklarıma rağmen yanılmayı çok isterim. İçine girilen yegane tünelin "mortgage batığı" tüneli olmsını ben de çok isterim. Zira diğer tünellere girildiğinde onların birikimli zararı çok daha fazla olacaktır. Malesef.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.