22 Haziran 2009 Pazartesi

Güneş ve Far metaforu ışığında köşeli iktisatçılarımızın kısırlığı

Bugün Pazartesi. Sabahtan beri gazete ve dergilerin haftasonu ve bugünkü sayılarını okuyorum. Neredeyse köşesi olan herkes "tünelin ucundaki ışık gun ışığı mı yoksa araba (ya da tren) ışığı mı?" diye tartışıyor. Neredeyse o konuda ahkam kesme konusunda genel bir zorunluluk getirilmişçesine çok sayıda köşeyazarı geçen hafta TCMB Başkanı Durmuşş Yılmaz'ın gündeme getirdiği tünel mevzuu üzerien kalem oynatmış. Vakti bol ve gündemi takip etmeye çalışan biri olarak bize de hepsini okumak düştü. Ama o yazıları okuduktan sonra, bizim köşeli iktisatçılarımızın çoğundan bir kez daha ümit kestim. Zira şu tünel mevzuunda bile bu kadar sığ ve birbirini tekrar eden, yaratıcılıktan yoksun yorumlarla bu krizden çıkış konusunda anlamlı çözüm bekleme arasındaki tutarsızlık korkuttu. Neredeyse bütün köşeli yazarlarımız (iktisat ya da politika yazsın farketmiyor) tünelin sadece bir tane olacağı konusunda emin. Nasıl bu kadar emin olabiliyorlar anlamıyorum. Bugünkü ilk yazıda da belittiğim üzere, velev ki görünen gün ışığı olsun. Ya ardından daha uzun başka tüneller geliyorsa? Ama bizim köşeli iktisatçılarımız bu ihtimali dahi düşünme zahmetine katlanmadan bütün derin analizlerini tek tünel ve görünen tek ışık üzerine yapmaya ısrarla devam ediyorlar.
Üstelik, teknik analiz bildiğini bilidiğimiz, dolayısıyla klasik "omuz-baş-omuz" formasyonunu bilen kişiler bile tek tünel varsayımıyla yorumlar yapıyor.
Görünen o ki, far ve güneş ışığı metaforu, bizim iktisat ve politika yorumcularının düşünce derinliğine de ışık tutuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.