13 Temmuz 2009 Pazartesi

O Erdoğan: "Dolar ne kadar güçlü?"

Pazar günü (12.07.09) Habertürk gazetesinde (HT'nin hala web sitesi yok!) O Erdoğan dostumuz "dolar ne kadar güçlü?" diye sormuş ve "En az ABD kadar" diye cevaplamış. "ABD kadar güçlü" kısmını anlarım da, ABD'den de fazla olabilecekkısmını anlayamıyorum, neyse...

"G-8 toplantısı ile görüldü ki, dolara alternatif rezerv bir paranın, bazı ülkelerin bi araya gelerek birkaç günde ulaşacağı bir karar ile tanımlanamayacağıdır."
(cümle düşüklüğü benim değil!)

Oral dostumuz kusura bakmasın ama, alternatif rezerv paranın sadece bazı ülkelerin bi araya gelmesiyle ve birkaç günde alınacak bir karar ile oluşturulabileceğini iddia eden var mı? Eğer varsa da ben ve bu yönde anlamlı bulduğum çalışmaları yapan hiç kimse bu şekilde olacak demiyor.

Bilakis, "TekPara"cıların temel argümanı, bir sonraki rezerv para biriminin sadece bir ülkenin (ya da birkaç ülkenin) milli para birimi deği, tüm ülkelerin katılımını ve ortak kullanımını gerektiren global bir uluslar-üstü para birimi olmasıdır. Dolayısıyla tanımı gereği sadece (G-8 gibi) bazı ülkelerin değil, tüm ülkelerin katılımını, en azından icazetini gerektirir.

İkinci olarak, farklı bir rezerv para birimine (Tek ParaY) geçişin sadece bir toplantıda alınacak tek bir kararla sağlanabileceğini iddia eden de yoktur. O nedenle tek paraya geçişin 2024 yılında (BW anlaşmasının 80'inci yılı, ve Eliott cycle teorisine göre de döngünün yaklaşık tamamlandığı yıl) olabileceği gerçekçi bir argüman olarak savunulmaktadır. Bu kapsamda, o zamana kadar gerekli hazırlıkların tamamlanması için çalışmalara gecikilmeden başlanması gerektiği öngörülmekte ve 2024'e kadar her yıl New Hampshire'da BW anlaşmasının imzalandığı Mount Washington otelinde yıllık konferansların yapılması öngörülmektedir.

Başka bir ifade:
"Tarih 9 Temmuz 2009; Yer: Prag merkez; 1 Euro alış 19.75 CZK ve 1 Euro satış 26 CZK. Alış ve satış arasında bu kadar fark olan bu kadar haksız rant sağlanılan, arbiraj yapılan bir piyasada etkinlik kesinlikle sağlanmamıştır."

Öncelikle, fiyatların böyle oluştuğu bir piyasada etkinlik olmadığı konusunda şüphe yok.
Ama sadece bu örneğe bakarak euronun rezerv para niteliği konusuna çıkarsama yapmaya gelince durmak lazım. Hele akademik olarak!..

Birincisi, rantın haksız olduğu nereden çıkıyor? "haklı rant" için bir ölçü var mı? (TR'deki kotasyon farkları temel kriter mi? Belki bizimki fazla etkindir! En azından bi de işlem hacmine bakmak gerekmez mi?) Belki de o "haksız rant"ı pek elde edemiyordur Prag'lı döviz büfeleri. Şayet mecbur kalan bi kaç turist dışında kimse o fiyatlardan işlem yapmıyorsa, ortada ciddi bir spread olsa da ciddi birkazanç olmayabilir. Eğer ciddi bişlem hacmi geçmiyorsa o fiyatlardan, bu da farkın geniş olmasını açıklayan bi unsur değil mi? Zira o kadar dükkan işleten, adam istihdam eden Prag'ı döviz büfeleri, arada bir Türkiye'den bi kaç turist gelecek de 3-5 dolar/euro bozduracak diye o kadar düşük marjla o işi devam ettiremeyebilirler!

Doğru "para ticareti" için alıştığımız spreadlere göre biraz geniş ama Oral hoca'nın orada şahit olduğu kotasyonları bütün AB geneline teşmil etmek mümkün mü? Hatta Prag'a bile teşmil etmek mümkün mü? Belki o mesai saatleri dışında (TR'de de aralık hep genişler) gördü o rakamları? Belki gün içinde çok daha düşüktü!
Belki o döviz büfesinde yüksekti, bankaya gitse daha düşüktü!
Belki o gün olağanüstü bir gündü. Malum bazı günler aralıklar açılır ama piyasalar "normal"e dönünce de daralır.
Belki Prag'da öyle ama AB'nin başka şehirlerinde hiç de öyle değil!
Diyelim AB'nin diğer şehirlerinde de öyle, internette marjların o kadar açık olmadığını biliyoruz. En azından euro ve doları bizim büfelerden ya da kapalıçarşı esnafından alırlar, TR'nin kan ağlayan döviz büfeleri de bu vesileyle köşe olur!
Özetle ihtimaller dünya kadar.

Şu ifade de enteresan:

"Çin parası Renminbi (halk dilinde Yuan) de global rezerv para olmaya aday olarak tartışılıyor. Kanaatimizce bu da öngörülebilir bir sürede, tahminen 20 yıl, imkân dahilinde değil. Aslında gözardı edilen durum, renminbi'nin bırakın rezerv para olmayı, öncelikle global işlem gören para olması gerekliliğidir."

Öncelikle bu vesileyle Renminbi-Yuan farkını açıkalayayım: Çin'de (bir çok sosyalist ülkede olan gelenek ile) halkın kullandığı para birimi ile turistlerin kullandığı para birimi farklı. Nedeni basit.

Yıllar önce bizim müzelerin birinde çekilmiş, internette "geyik" mahiyetinde dolaşan bir fotoğraf vardı Fotoğrafı çekilen tabelada, "Giriş: 1 TL, Entance: 2 TL" diye yazıyordu. Bizim bazı uyanık taksicilerimiz de araçlarına binen turistlere her halükarda "gece tarifesi" açarak bu sisteme uyum sağlarlar! Bu farklılaştırmayı köklü olarak yapmanın en iyi yolu, yabancıların (efektif kullanımı sözkonusu olduğuna göre ülkeye gelen turistlerin) farklı bir para birimi kullanmasını sağlamaktır. Bu şekilde dual-ekonomi yaratılabilir. Lafı uzatmayayım, işte Çin'de Renminbi yabancıların kullandığı para, Yuan ise halkın kullandığı paradır! Bu paralar sadece değer ve kağıt olarak farklılaşmaz, üzerlerindeki resimler ve yazılar da farklıdır. Örneğin Renminbi'de Çin'in doğal güzelliklerinden örnekler yabancılara gösterilmeye çalışılırken, Yuan'da sosyalizmin ne faziletli bi şey olduğu Çin'in yerli halkına çizim ve ifadelerle gösterilmeye açlışılır! Keza Renminbiler (daha az sirküle ettiği için belki) daha temiz (koleksiyoncu ifadesiyle "uncirculated-mint" kondisyonda iken, Yuan'lar yıpranmış, yırtık, eskidir. Neyse, konuyuı dağıtmayalım.

Oral dostumuz Yuan'ın önümüzdeki 20 yıl rezerv para niteliği kazanamayacağı kehanetinde bulunmuş. Acaba bu iddialı cümleyi son 1-2 yılda, hatta son 1-2 ayda yoğunlaşan gelişmeleri bilerek ve buna rağmen mi söylemiş, yoksa basitçe "dolara bişey olmaz abicim" kolaycılığı ve izleyen cümledeki "hele bi önce konvertibl olsun, rezervlik geri kalsın" küçümseyici düşüncesiyle mi?

Doğru, henüz Yuan konvertibl değil. Ama Çin'in o konuda son zamanlarda ciddi çalışmaları var ve hukuki bi konvertibilite olmasa da fiilen bi sürü merkez bankası ile ikili swap anlaşmaları ile dış ticarette Yuan kullanımını artırma çalışmaları ve hepsinden önemlisi iradesi çok belirgin değil mi? Dolayısıyla, henüz konvertibl değil ama önce konvertibl olur, sonra da rezerv! Neden olmasın? diyenlere Oral Hoca'nın cevabı ne olur? Zira sadece Yuan'ın henüz konvertibl olmamasına bakarak rezerv olamaz demek, henüz ilkokula devam eden başarılı bir öğrenci "ben büyüyünce doktor olacağım" dediğinde, "hele sen liseyi bitir!" diye terslemek gibi değil mi? Sanki o bilmiyor mu önce liseyi bitirmesi gerektiğini? Ya da, ne olacak önce ilkokulu, sonra liseyi, ardından üniversiteyi bitirir, ondan sonra da doktor olur. Henüz ilkokulda olması "doktor olamayacağı" anlamına gelmez ki! Sadece sürecin nasıl işleyeceğini gösterir, o kadar!

Nedense son zamanlardaki tartışmalarda doları savunanlar sadece değişim sürecinin zaman alacağına ya da değişimin zor olacağına bakarak (aksi yöndeki tüm çabaları gözardı ederek), bu nedenle hiç olmayacağı sonucuna varabiliyorlar. Enteresan değil mi?

Anlamadığım diğer bir cümle:

"SDR'ın öne çıkması ise, yine doların gücüne işaret edecektir."

Allah allah. Neden ki? Daha önce pazarın tamamına sahip (tekel) olan biri daha sonra sadece bir kısmına razı olunca bu güç gösterisi mi oluyor, yoksa güç kaybının kabulü mü?
Kaldı ki, SDR next rezerve currency olsun diyenler "SDR'ın mevcut komozisyonu aynen korunsun, o şekilde rezerv olsun" mu diyorlar? Çin'in önerisi Yuan'ın DA SDR'a dahil edilmesi ve her biri %20paya sahip 5 para biriminden oluşması değil mi? Eğer SDR'da doların payı "SDR rezerv olsun" diyenlerce önerildiği gibi diğer 4 birim gibi %20 olacaksa, bu dolar için güç gösterisi mi olacaktır?

Bu arada, Oral Hoca yakın tarihte Prag'a gitmiş, hayırlı işler!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Clicky Web Analytics Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 United States License.